18 Ağustos 2011 Perşembe

Mourinho'nun Nefreti


Guardiola sonrası Barcelona'nın muazzam çıkışı Real Madrid'in kimyasını gün geçtikçe daha fazla bozuyor.Futbol dünyasında bir çok kişi bir konuda hemfikir ki,Barcelona hegomanyasına son verecek belki de tek isim Jose Mourinho'dur.Mourinho'nun gelişi ile beraber son 1 sene içinde 7 kez karşı karşıya geldi 2 takım ve 7 maçta Barcelona'nın ezici üstünlüğünü görüyoruz.Zaten Mourinho'dan gelir gelmez Barcelona hegomanyasına son vermesini beklemek hayalicilik olurdu.Beklenilen bir durumdu aslında ilk sene bunu başaramayacak olması ama bence Mourinho'nun en büyük şanssızlığı R.Madrid de ilk sezonunda bu takımla tam 7 kez karşılaşmış olmasıydı.Dikkat edilirse Jose Mourinho ilk maçında 5-0 yenildikten sonra,aradaki makas farkını kısa sürede kapatıp,Barcelona ile kafa kafaya mücadele eden bir takım yarattı.Gerçi geçen bahardaki 4 maçlık seride Barcelona'ya karşı oynattığı futbol utanç verici olsa da,sonuca gitmek açısından buna bir şekilde mecburdu.Ama nisan ayından geçen süreçte Real Madrid büyük bir takım olduğunu hatırladı ve şu son 2 maçta bana göre Barcelona'dan çok daha iyi oynadı.Buna rağmen sonuca gidememiş olmaları onlar adına üzüntü verici.Zaten maçtan sonra yaşananlarda bunun en büyük kanıtı.2 maçta da rakibinden üstün oynuyosun,sayısız fırsatları değerlendiremiyorsun ve rakibin açık bir şekilde formsuz olduğu bir dönemde yine kazanamıyorsun.3 yıldır süre gelen dönemdeki ezikliğin üstüne bu durumda kaybetmekte adamların sinirini iyice bozdu.Ama şu da bir gerçek ki Barcelona ve Real Madrid arasında fark gözle görülür bir şekilde azalıyor.Her geçen maç bunu daha net görebiliyoruz.Önümüzde ki sezonda Barcelona-Real Madrid maçlarında artık gözü kapalı Barcelona alır diyemiyeceğiz.Mourinho nefretten beslenen bir adam,son maçlarda iyice tavana vuran bu nefreti lehine çevirecektir büyük ihtimalle.Ve bence bu sene şampiyon Real Madrid olacak.Bu sadece bir öngörü,yani gönülden istenen birşey değil.Galatasaray haricinde hiç bir takıma gönül vermedim vermem de.Ama Barcelona'nın futbol kültürüne olan saygımdan dolayı el classico'larda Barcelona'yı daha sempatik bulmuşumdur.

Son olarak maçtan sonra Mourinho'nun yaptıkları hiç hoş değildi.Adamda ki kazanma arzusu herşeyin önüne geçmiş durumda.Mağlup olduğunda yapabileceklerinin sınırı yok.Zaten onunda en büyük avantajı o,kaostan beslenen ve bunu avantaj haline getiren tuhaf bir adam.Önümüzdeki sene tansiyon daha çok yükselir ama bu sefer gülen taraf Mourinho olur...

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Keita(Nerde Kalmıştık)


Galatasaray'ımıza ilk transferinde,Elano'nun gölgesinde kalmıştı ama kısa sürede gösterdiği güzel performansla,bir anda Galatasaray taraftarının gözbebeği olmuştu.Henüz takım oyununun oturmadığı dönemde,takımın hücum gücüne en fazla katkı yapan isim tartışmasız Keita idi.Fenerbahçe maçına kadar her şey yolunda giderken,Carlos ibnesinin kışkırtmasına gelerek,takımımızı 10 kişi bırakmasından sonra,ipler bir anda gevşemeye başladı.Rijkaard her fırsatta Keita'nın bu maçta yaptığı hatanın affedilmez olduğunu ima ediyordu.Zaten o olaydan sonra Keita ile Rijkaard'ın yıldızları bir türlü barışmadı.Rijkaard ilk etapta Keita'yı takımdan kesti,ilk 11 de çıktığı maç sayısı azaldı.Bu durumdan rahatsız olduğu her halinden belli olan Keita,ilk zamanlarda olduğu gibi takıma katkı sağlayamamaya başladı.Ama ne kadar az şans bulursa bulsun,forma giydiği her maçta elinden geleni yaptı ve takımın en önemli hücum silahı oldu.ASY'de Selçuk'un golüyle yenildiğimiz maçta,canınını dişine takan tek isim oydu bana göre.Uefa'da A.Madrid'le yaptığımız maçlarda,onun oyunu ve golleriyle direnç gösterdik.Her ne hata yapmış olursa olsun Keita giydiği formanın hakkını veren bir oyuncuydu.Uzun zamandır tribünleri onun kadar heyecanlandıran bir futbolcu gelmemişti takıma.Gidişine hiç anlam verememiştim.Kendisinin sahtekar olduğunu,uyumsuz olduğunu ima ederek gönderdiğini iddia edenler,bilmiyordu ki,bu ülkede Lugano gibi,Semih gibi ve en önemlisi Emre gibi sinsi pezevenklerin değer gördüğünü.O isimlerin yaptığı yanlarına kar kalırken,Keita gibi önemli bir ismin,o tür sebeplerle takımdan uzaklaştırılması çok manidardı .Neyse ki seveni çok fazlaydı ve herkes yeni Galatasaray'da bir kez daha onu görmek istiyordu.Açıkcası bu transferin gerçekleşeceğine pek ihtimal vermiyordum.Benim için çok sürpriz oldu ve çok ta iyi oldu.Tekrar hoş geldin Popito.Arena seninle çok daha ihtişamlı olacak...


15 Ağustos 2011 Pazartesi

Türk Futbol'unun Ölüm Günü

Evet,uzun zamandır yazmıyordum.Zaten yazacak çok şey de yoktu.Çünkü ortada konuşulacak şey futbol olmayınca,benimde içimden yazacak bir şeyler gelmedi.Ta ki bugüne dek.Üzerine konuşulacak şey futbol ve onun ölümü hakkında.

Her şey 3 temmuzda başladı.Futbolcu,yönetici,teknik direktör'lerin de  arasında bulunduğu birçok kişi, şike soruşturmaları kapsamında göz altına alındı.Ve çok geçmeden bir çok kişi tutuklandı ve cezaevine konuldu.O zamandan bu zamana  her kafadan bir ses çıktı,kimi medyaya saldırdı,kimi kendilerine komplo kurulduğunu  düşündü,kimi biz suçsusuz yanlış anlaşıldık dedi,kimi savcı bizi siklemedi dedi vs...Şimdi ortada kuvvetli bir suç şüphesi var ki bu insanlar,tutuklu yargılanıyorlar.Bu bir.İkincisi bu soruşturma tek bir takımı ya da şahısı kapsamıyor.Hal böyleyken var olduğu iddia edilen komplonun varlığına inanmamız  beklenemez.Bu ülkede Fenerbahçe'nin iktidara ne kadar yakın bir klüp olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.Eğer iktidar böyle bir komplo kurmak isteseydi,bunun kurbanı eminim biz olurduk.Dikkatlice bakınca görürsünüz ki,TT Arena açılışında yaşananlardan sonra,Galatasaray taraftarına düpedüz hakaret eden şahıs spor bakanı oldu ve stad açılışında  abuk subuk,ipe sapa gelmeyen konuşmalar yapan şahıs ise bilmem nere bakanı oldu.Bu olaylardan sonra iktidarın,Galatasaray'a olan tavrı net birşekilde değişmişti.Açıkcası iktidarın Fenerbahçe'yi hedef alması çok saçma,hele yıkılmayan son kale Fenerbahçe deyipte,bir şekilde kendini teselli etmek de çok ahmakça.

Tüm bu olanlardan sonra,TFF'nin vereceği tepkiyi çok merak ediyorduk.Henüz yeni kurulmuş bir yönetim adına oldukça şanssızdılar.Acil sürede Türk futboluna yön verecek,nefes aldıracak bir karar vermeleri bekleniyordu.Yeni başkan Mehmet Ali Aydınlar,koyu bir Fenerbahçe taraftarı olduğundan,içinde bulunduğu durum daha da zor bir hal alıyordu.Ama bulunduğu konum itibariyle kendisinden beklenen tarafsız olmasıydı.Ama unuttuğumuz birşey vardı,bir Fenerbahçe'li hangi kurumda ne konumda olursa olsun,tarafsız olamazdı,zaten böyle de bir lüksü yoktu.Tahminim doğru çıktı.İlk etapta süreci uzatıp,topu adli makamlara attı ve yargı sürecini bekleyeceklerini söyledi.Tabi bu arada liginde önceden belirlenen tarihte başlatılmasını uygun gördü.Sonra ne olduysa,fikirleri değişti ve adli makamlardan belgeleri alıp,etik kurulunca incelenmesine karar verildi.Ve etik kurulunun görüşlerine göre karar vereceklerini söyledi.Tabi bu arada liglerde yaklaşık 40 gün ertelenmişti.Bu kararlardan şu ana dek yine birçok şey konuşuldu,bir sürü spekülasyon yapıldı,araya birde zorlamayla Galatasaray adı da bulaştırıldı.Bu şekilde daha da rahat ettiler.Galatasaray'ın suçsuz olduğunu onlarda çok iyi biliyordu ama amaç çamur at izi kalsındı.Metriste bulunan ve sık sık fenalıklar geçirip hastaneye kaldırılan Aziz Yıldırım'ın kalemşörleri tarafından savcılığa verilen ifadelere bakılarak klübümüz bu soruşturmaya dahil edildi.Ama bundan bişey çıkmadı,zaten çıkmayacaktı da.

Ve bugün bu sürecin sonuna gelindi.Beklediğimiz üzere top yine adli makamlara atıldı ve yargı sonucu bekleneceği söylenildi.Tabii bu durumda insan sormadan edemiyor.Madem bu süreci uzatacaktınız,yargı sonucunu bekleyecektiniz,ne sikime ligleri 40 gün ertelediniz?Savcılıktan elinize verilen 26 belgeye rağmen hala neden elimizdeki belgeler yeterli değil diyorsunuz?Bu belgeler gelmeden önce gizlilik kararının devam ettiğini bildiğiniz halde,hala ne demeye şüphelilelerin savunmasını alamadığımızdan süreci uzatıyoruz diyorsunuz?Bunun gibi sorulacak bir sürü soru mevcut aslında.Amaç süreci uzatarak Fenerbahçe'yi Cl'den gelecek paralardan mahrum etmemek ve bu süreçte yasa değiştirip,suçu sadece şahıslara yükleyip,kurumları bundan ayırt etmek ve Fenerbahçe'yi kurtarmak.Bu durumda Türk futbolunun ölüm fermanı imzalamakla eşdeğerdir benim gözümde.Bundan sonra Türkiye'de oynanacak şeye futbol demek imkansız.Bu sene yaşanacakları gördükten sonra,bu ülkede futbolun oynanamayacağını da göreceksiniz.Fenerbahçe'ye her gittiği yerde(Sivas hariç)tepki gösterilecek,saha dışında bir çok olaylar olacak ve işin çıkılamayacak bir hal alacak futbol.Uzun lafın kısası bundan sonra izleyeceklerimiz sadece tiyatrodan ibaret olacak.

17 Haziran 2011 Cuma

En Önemlisi Takım Olabilmek

Aslında transferler tamamlanmadan,takımın gelecek seneki görüntüsü hakkında yorum yapmak erken.Ama şu zamana kadar yapılan transferlerin ışığında bazı şeyleri öngörmek te zor değil.Geçen 3 felaket yılın üstüne,camiada taşlar yerinden oynadı.Polat yönetimi devrildi,tarihimizde ilk defa bir sezon içinde 3 farklı teknik direktör görev yaptı ve bir çok futbolcu gönderildi.Son 3 yıldır yapılan yıldız transferlerinin takıma katkısı minimum düzeyde kaldı.Bunda en önemli etken bu isimlerin yeteneksiz olması değildi.Aldıkları ücretler açısından takım içindeki dengeleri alt üst etmeleriydi.Ve kendilerini takımın gerçek sahipleri ilan eden yerlilerin açık hedefi haline geldiler.Bu noktada sorun hep aynıydı aslında.Yerli ve yabancı oyuncuların kaynaşamaması ve hep çekişme halinde olmalarıydı.Zaten bu dönemde yaşanan başarısızlıklar,ilk etapta teknik direktör ve yabancı oyunculara kesildi.Yerli oyuncuların medyadaki etkileri sayesinde,hedef olarak hep bu isimler gösterildi ve koca camiada yapayalnız bırakıldılar.Siz hiç Rıdvan Dilmen'in Arda'yı,Ayhan'ı,hatta Mustafa Sarp'ı eleştirirken gördünüz mü?Varsa yoksa yabancı oyuncular,Loric Cana daha gelir gelmez,kendisi hakkında,Türkiye'de bunun gibi 60 oyuncu var dendi.Futbolu bu adamların sözleriyle takip eden,cahil taraftar kitlesi ise,bu sözleri kabullenip,tepkisini hep bu oyunculara gösterdi.Zaten sonrasında yerli oyuncuların kalitesizliği ve küsmüş yabancı topluluğun etkisiz kalması sonucu,tarihimizin en rezil dönemlerini yaşadık.

Şimdi Fatih Hoca eminim ki bütün bunların farkında.İlk etapta bu hayati soruna çözüm bulması gerekecek.1996-2000 döneminde yaşanan başarılarda,yerli yabancı bütünleşmesinin,takım olmanın etkisi hayli fazlaydı.Takımda ki yabancılar,yerli oyuncular tarafından kabul görmüş ve en önemlisi saygı duyulan isimlerdi.Fatih Hoca kısa vadede bu sorunu halledeceğine inanıyorum.Zaten Fatih Hoca'nın en önemli özelliği,çok iyi motivatör olması ve futbolcularla olan yakın ilişkileridir.Gittiği her takımda futbolcuları tarafından çok sevilmiştir.Son 3 yıldır yaşanan kaos ortamında,Fatih Hoca'nın bu yersiz çekişmeleri sonlandıracağını umut ediyorum.

Onun dışında Selçuk,Ceyhun,Forlan,Reyes ve Ujfalusi önemli isimler.Hepsi de kendilerini kanıtlamış,takıma direkt katkısı olabilecek isimler.Ama isimleri tek başına anlam ifade etmeyecek,önemli olan takım içindeki uyumları olacaktır.Eğer ki bu uyumu sağlarsa zaten faydalı olacaklardır.Bu arada yapılan transferlerden sonra,Fatih Hoca hücumcu bir takım yaratacak  gibi görünüyor.Bu tarz futbolun ülkemizde ters teptiğini yakın zamanda çok gördük.Biz ve Beşiktaş buna en iyi örnek.Henüz erken ama benim endişem budur,bekleyip göreceğiz...

3 Haziran 2011 Cuma

Gökhan Gönül(Süz)!!!

Fenerbahçe'nin bana göre en değerli oyuncusudur Gökhan.Sağ tarafı koridor gibi kullanan,hem defans ta hemde ofansta oldukça etkili bir oyuncu.Bu seneki şampiyonluk ta payı azımsanamaz.Ne var ki,kendisini Milli Takım da göremiyoruz bir türlü.Son Avusturya maçını çıkarırsak,hiçbir milli maçta takıma doğru dürüst katkısı olmadı.Zaten  çoğu maçta da sakatlığı nedeniyle yer almadı.Benim burda takıldığım nokta,bu adam Fenerbahçe formasına verdiği değerin yarısını bile Milli formaya vermemiştir.Fenerbahçe'de defalarca sakat sakat oynamasına karşın,Milli Takımda asla kendini riske atmadı.Hatta Euro 2008 öncesi,Fenerbahçe'de sürekli sakat sakat oynamasından dolayı,bu önemli turnuvada yer alamamıştı.Şu Arda'nın Milli Takıma verdiği değerin çeyreğini versen yeter Gökhan.Senin yegane hedefin Fenerbahçe'de oynamak olmasın,yılda bir kaç kez Milli Takıma katkı sağlamak senin görevin.Hakikaten yetti artık,bir kez olsun fedakarlık yap...