30 Aralık 2010 Perşembe

Fenerbahçe'yi Yenmek Güzeldir

İşin aslı Basketbola karşı olan ilgim sıfır.Ama işin içine Galatasaray girdiğinde,langırt maçı dahi olsa,hele bir de rakip Fenerbahçe ise,işler değişir.Her ne branşta olursa olsun Fenerbahçe'yi yenmek çok güzel.Tebrikler Aslanlar,umarım futbolcularımız da sizden ders alır ve Fenerbahçe'yi yenmenin ne kadar güzel olduğunu idrak ederler...

27 Aralık 2010 Pazartesi

Öyle Bir Geçer Zaman Ki

Son yıllarda yerli dizilere karşı aşırı bir antipatim vardı.Ki hala da vardır.Hep birbirine benzer ve çalıntı senaryolar,basit aşk hikayeleri,berbat ötesi oyunculuklarla dolu bir dünya kalitesiz yerli dizimiz var.Hani insan Lost'u Prison Break'i ve Dexter'ı izledikten sonra bu dizilerin yanından bile geçmek istemiyor.En azından kendi açımdan durum böyle.Yalnız bir dizi çıktı bu sene,o bahsettiğim dizilerden kendini çok farklı yere koyan,her anlamda kendini izlettiren ve her bölümden sonra bende şiddetli etki bırakan bir dizi.Süper Baba'dan beri hiç bir yerli diziye böyle bağlanmamıştım.Sayesinde şampiyonlar ligi maçları bile ikinci planda kaldı.Bataklıkta açan gül gibi ,Öyle bir geçer zaman ki.
Dizi de anlatılan dönem de yaşamadığım için,o dönemi ne kadar doğru yansttığı hakkında fikrim olamaz.Ama çevremde o dönemi yaşamış büyüklerimin anlattığına göre,bunda da gayet başarılı bir dizi.Bu dizinin bu kadar beğenilmesin de anlatımda ki güçlülük,müzikler,hemen her karakterin iç dünyasının başarılı bir şekilde yansıtılması ve en önemlisi de bana göre oyuncuların başarılı performansları.
Başarılı oyuncuların içinde belki de en çok dikkat çekeni,Aras Bulut İynemli.Mete karakterini o derece iyi canlandırdı ki,önceden oynadığı reklamlar şimdi nette tıklanma rekorları kırıyor.Kendisi İTÜ'de uçak mühendisliği bölümünde öğrenci.İlk duyduğumda şaşırmıştım.Açıkcası Konservatuar öğrenicisi olduğunu düşünmüştüm,çünkü bu derece başarılı bir oyunculuk ta mutlaka iyi bir eğitimin de katkısı olduğunu düşünmüştüm.Kendisinin oyunculuk kariyerinde ki geleceğinin çok parlak olduğunu düşünüyorum,takipçisi olacağız.

Dizi de çok önde olan bir karakteri canlandırmasa bile Mete Horozoğlu'nun Soner karakterini çok iyi canlandırdığını düşünüyorum.Kendisini Nefes filmindeki başarılı performansında tanımıştım.İlerleyen bölümlerde dizinin ana karakterlerinden biri olacağını düşünüyorum.

Erkan Petekkaya'da bu diziye kadar pek beğendiğim bir oyuncu değildi.Tabii bunda hep aynı karakterleri canlandırması ve hemen hemen benzer konulara sahip dizilerde oynamasının büyük nedeni vardı.Hep aynı yüz idaleri ve mimikler,birbirinin kopyası dizlerde oynaması,can sıkıcı bir durumdu.Ki bu durumdan kendi de sıkılmış olacak ki ilk defa farklı bir rolle karşımıza çıktı.Belki dizide diğer oyuncuların yüksek performansı sayesinde biraz geri planda kalmış olsa bile bence başarılı performans sergiliyor.Aldatan Türk erkeğini ve içinde yaşadığı gel git leri oldukça iyi yansıtmış bana göre.Bir çok izleyen Ali karakterinden nefret etmişse ,bu da onun iyi bir oyunculuk sergilediğini gösterir.

Şu ana dek dizi hakkında çok iyi şeyler düşünüyorum ve beğeniyle takip ediyorum,tabii bunun devamı da çok önemli.Her geçen bölümden sonra senaristlerin ve yönetmenin işi daha da zorlaşıyor bana göre.Diziden beklentiler fazlalaştı.Şu ana kadar izlediğim bölümleri referans alarak dizinin ilerleyen bölümlerde de başarılı grafiğini sergileyeceğini düşünüyorum.Şu ana dek izlemeyenlere tavsiye,mutlaka bu diziyi izlesinler...

26 Aralık 2010 Pazar

Buhran

Bu gün yaşananlar adına bir çok şey söylenebilir.Hayvanlık,manyaklık,psikopatlık,fanatizm vs... uzar gider.Söylenen bir çok şeyde de haklılık payı vardır.Yaşananlara yorum yaparken renk aşkını bir kenara bırakmak lazım.Tahrik vardı diyenler var ama ne olursa olsun ,15-16 yaşındaki çocukları tekme tokat dövmenin hiç bir açıklaması olamaz,olmamalı.Son zamanlarda futbol takımımızın dibe vurması sonucu,Galatasaray taraftarının iyiden iyiye hırçınlaştığının kanıtıdır bu.Daha önceki ''Galatasaray Taraftarı''adlı postumda belirttiğim gibi,Galatasaray taraftarının büyük bir kısmı,başarı için bu takımı tutuyor.Bir çeşit ego tatmini.Renk aşkından öte,güç aşkı,diğer takım taraftarlarıyla dilediği gibi dalga geçebilme aşkı.Başarı gelmeyince de bu ve buna benzer olaylar çıkartabilen bir taraftara sahibiz ne yazık ki.Önümüzdeki devre TT Arena'nın açılmasıyla beraber,takımın alacağı olumsuz sonuçlar da daha beterlerini göreceğiz buna adım gibi eminim.Olan yine Galatasaray'a olacak,her fırsatta Galatasaray'a giydirmenin yollarını arayanlara çok güzel fırsatlar verilecek ve iyice zor durumlara düşeceğiz.Ne yazık ki gelecek adına beni ümitlendirecek hiç bir şey yok şu anda,gün geçtikçe saçma sapan şeyler yaşanıyor ve iyice dibe vuruyoruz,her anlamda...

Av Mevsimi

26 yılda 7 film çekmiş Yavuz Turgul.Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni ve Gölge Oyunu haricinde 5 filmini de izleme fırsatım oldu.Hepsi de bende derin etkiler bırakmış filmlerdi.Filmleri genelde drama üzerine şekillenir.İçten ,samimi ve bizden diyaloglar vardır.Bu da bi şekilde izleyiciyi filmin içine çeker.En beğendiğim yerli yönetmenlerin başında gelir.
Eşkiya'yı bir hafta içinde 3 kez izlemiştim.Gönül Yarası'da izlediğim en güzel drama filmlerinin içinde yer alır.Av Mevsim'ini uzun zamandır bekliyordum.İzlemem için  Yavuz Turgul ismi yeterliydi zaten.Önceleri ağır drama filmlerine imza atan usta yönetmenin bu sefer polisiye filmi çekmesi,bu türe olan ilgimden dolayı bende iyice merak uyandırmıştı.Ayrıca filmlerinin vazgeçilmez oyuncusu Şener Şen,sinemamızın önemli oyuncularından Çetin Tekindor gibi isimlerin de varlığı filmi daha ilgi çekici hale getiriyordu.Açıkcası filmi izlemeden önceki tek önyargım Cem Yılmaz'dı.Açıkcası kendisinin sadece gişe kaygısından dolayı oynatıldığını düşünmüştüm.Ama beni filmdeki oyunculuğuyla öyle bir yanılttı ki,her türlü övgüyü hakeden bir performans sergilemiş.Psikopat laz  bir polis ancak bu kadar güzel yansıtılabilirdi.
Film klasik polisiye olarak başlasa da ilerleyen dakikalar da,karakterlerin içinde bulundukları buhranlara ağırlık veren klasik bir drama filmi boyutun da ilerledi.Polisiye filmlerinde genelde katil hiç beklenmedik kişi çıkar.Ama filmin ortaların da katil bariz bir şekilde ortaya çıktı.Bu durum bir çok kişi tarafından eleştirilebilir ama bence Yavuz Turgul'un kaygısı saf bir polisiye filmi çekmek değildi.Beklentiye göre izleyenleri hayal kırıklığına uğratabilecek bir durum bu ama benim açımdan bir sorun oluşturmadı.Sonuçta Yavuz Turgul filmlerinde görmeye alıştığım bütün güzellikleri bu film de buldum.Bitmesini hiç istemedim,daha önceleri Eşkiya'da Gönül Yarası'nda istemediğim gibi...

24 Aralık 2010 Cuma

Emre Belözoğlu:"G.Saray forması değişik gelmişti"


2008 senesine kadar en sevdiğim futbolcuların başında gelirdi.Tarihimizin en başarılı dönemlerin de takımın genç yıldızıydı.Sahada basmadık yer bırakmayan,forması uğruna elinden gelen herşeyi yapan,kaybetmeyi asla tahammülü olmayan, gün geçtikçe parlayan bir yıldızdı.Ve ben o çocuğu çok seviyordum.O dönem çoğu kişinin dilinde Hagi ve Hakan Şükür varken benim dilimde hep onun ismi vardı.Çok severdim Emre Belözoğlu'nu.
2008 bahar aylarında,transfer dedidokularının yeni yeni başladığı dönemlerde,hep Fenerbahçe'ye geleceği söyleniyordu.İşin aslı ben pek önemsemiyordum.Hemen her transfer döneminde adı Fenerle anılırdı zaten,avrupa yollarına düştüğünden beri.2008 avrupa kupası heyecanını yaşarken bir gün gerçektende Fenerbahçe'ye transfer olduğunu öğrendim.O an yaşadıklarıma benzer bir duyguyu 9-10 yaşlarındayken yaşamıştım.Tanju Çolak Fenerbahçe'ye transfer olduğunda.İlk duyduğumda çok üzülsemde,çocukluktanmıdır bilmem sonradan unutuvermiştim.İnter zamanlarında kendisiyle yapılan bir röportajını izlemiştim,tam olarak tarihi veremiyorum.O dönemlerde Galatasaray şampiyonluk yolunda Fenerbahçeyle çekişiyordu.Kendisine dileklerini ve tahminlerini sordular,o da Galatasaray'ı şanslı gördüğünü ve kalbinin Galatasaray'la olduğunu söylemişti.Keşke o videoyu bulsamda yayınlayabilsem.Belki de o röportajdan sonra aklıma kazındı,Emre'nin asla Fenerbahçe'ye gitmeyeceği fikri.Ama gitmişti ve kendimi aldatılmış gibi hissetmiştim.Ona olan sevgim zamanla bitti ve büyük bir nefrete döndü.Bir zamanlar Galatasaray için kendini yırtan adam şimdi Fenerbahçe için daha beterini yapıyordu.Bunu kabullenemedim bir türlü ve  Emre'yi hala o formayla görmeye alışamadım.Yani bana da o formayla görünmesi değişik geliyor ve gelmeye de devam edecek.
Aslolan şu ki ben Galatasaray'lıyım ve esas sevgim de Galatasaray'a.Bir futbolcuyu ne kadar çok seversem seveyim,sevginin devam etmesi  Galatasaray'a bağlıdır.Boşuna dememişler ''Bize her sevdadan geriye kalan sadece GALATASARAY''...

23 Aralık 2010 Perşembe

Simao Sabrosa Beşiktaş'ta

Beşiktaş adına başarılı bir transfer.Kalitesine göre oldukça cüzi bir miktara transfer edildi.Tabii bunda A.Madrid'le olan sözleşmesinin sezon sonunda bitecek olmasının da çok büyük etkisi vardı.Simao'nun yetenekleri haricinde en büyük artısı istikrarlı olması.Quaresma ne kadar yetenekli olsa da,ilk yarı boyunca sık sık sakatlandı ve yeterli verimi sağlayamadı takımına.Ben Simao'nun büyük bir aksilik olmazsa kadroda devamlı yer alacağını düşünüyorum.Ayrıca Quaresma'nın varlığıda takıma olan adaptasyon sürecini kısaltacaktır.
Bjk bu transferden sonra oldukça etkileyici bir hücum hattına sahip oldu.Ne var ki defansif anlamda çok yetersizler,Shuster buna çözüm bulamazsa 2. yarıda ilk yarıdan çok farklı olmaz bana göre.

22 Aralık 2010 Çarşamba

Gaziantep 1 Galatasaray 1

Ligde iddiasız kalmamızın ardından,avrupa kupalarına katılmamız adına tek yol Türkiye Kupası şu durumda.Bu anlamda önemli bir maça çıktık bugün.Ayrıca rakibimizin de kupada iddialı olması,maçın ciddiyetini arttırdı.Ve bu duruma uygun bir şekilde başladı maç.Olcan Adın'la başlayıp Popov'un golüyle biten atakta sırasıyla Gökhan Zan ve Çağlar Birinci çok etkisiz kaldı.Bu da defansımızın maçtaki tek hatasıydı diyebilirim.Golün hemen ardından çabuk toparlandık ve daha önceki maçlarda zilyon kere denemeleri boşa çıkan Pino'nun sonunda muhteşem bir gole imza atmasıyla eşitliği sağladık.Bu dakikadan sonra sezonun en güzel oyunlarından birini oynadık ilk yarının bitimine dek.Ama ne yazık ki galibiyet golü gelmedi bir türlü.2.yarı daha kontrollü bir oyunu tercih ettik ve gruptaki durumumuza göre kötü olmayan 1 puanı hanemize yazdırdık.Hagi'nin gelişiyle beraber defansif anlamda her geçen maç daha iyiye gidiyoruz.Ama hücumsal anlamda hala çok kısır olduğumuzu düşünüyorum.Mevcut kadro yapısıyla da bu sorunu kolay kolay aşacağımızı sanmıyorum.Sorun sadece forvet oyuncu eksikliğinde değil bence,orta sahamız fazlasıyla defansif,topu 3. bölgeye çabuk ve isabetli paslarla aktaracak çift yönlü oyuncu eksikliğini yaşıyoruz.Bu bölgeye adam akıllı bir oyuncu transfer etmediğimiz müddetçe,aynı sorun devam edecektir ve ikinci yarı bir çok maçtan beraberlikle ayrılırız.Ayrıca Baroş'un bir an önce iyileşmesi ve devamlılık sağlaması da hayati önem taşıyor.Olmadı bu bölgeye de kaliteli bir forvet transferi kaçınılmaz görünüyor.Onun dışında Arda'nın ikinci yarı göstereceği performansında önemi var.
Gaziantep'e bakacak olursak maça iyi başlamalarına rağmen Pino'nun golünden sonra istedikleri oyunu ortaya koyamadılar ve sonunda skoru koruma yoluna gittiler.Tabii bunda Galatasaray'ın iyi defans yapmasının da etkisi fazlaydı.Klasik bir Tolunay Kafkas takımı,bu oyun yapısıyla ligin orta sıraların da yer alırlar,ama oyun yapıları itibariyle büyük takımların her zaman başına iş açabilecek yapıya sahipler.
 Çağlar Birinci hakkında bir kaç kelam etmek istiyorum.Açıkcası kendisinden çok fazla ümidim yoktu transfer edildiğinde.Uzun süren sakatlığı sonrası bana göre dönüşü hiçte fena olmadı.Bu maçta tek hatası vardı o da gol oldu,ama onun dışında görevini eksiksiz yerine getirdi.İkinci yarı form tutmasıyla beraber hücumda da etkili olacağını düşünüyorum.Tabii gönül isterki Hagi tercihini İnsua'dan yana kullansa ama o da tavrını belli etmiş durumda,hiç olmadı Çağlar Birinci bu bölgede göstereceği performansla kalıcı olabilir takımda.Hakan Balta'nın artık daha farklı bölgelerde kullanılacağını düşünürsek ikinci yarıda Çağlar sol bek olarak sık şans bulacak gibi görünüyor.Onun dışında Pino'da sahada kaldığı süre içinde iyiydi.Onun alınmasından sonra hücumda iyiden iyiye etkisizleştik.Hagi Serdar Özkan'ı kazanmaya çalışıyor ama bunda başarılı olacak mı zamanla göreceğiz.

21 Aralık 2010 Salı

Konya maçı ve 2.yarıdan beklentiler

İlk yarıyı sıkıcı bir maçla kapattık.Şu anki konumumuz itibariyle önemli olanda bir şekilde 3 puan almaktı,oyunun pekte önemi yoktu.Zaten bu kadro yapısı ve berbat geçen ilk yarının getirmiş olduğu moral bozukluğuyla iyi futbol beklemekte anlamsız olurdu.Bütün derdi defans yapmak olan,gol ümitlerini de 2 oyuncuya bağlamış olan (Grajciar,Tazameta)Konyaspor klasik bir Ziya Doğan takımı.Hagi'nin gelişi ile defansif bir anlayışa bürünen takımımızın,Konya karşısında defansif anlamda zorlanmayacağı aşikardı.Ne var ki hücumsal anlamda oldukça kısır olduğumuzdan ve karşımızdaki takımında sert defans yapan bir takım oluşundan sonuca gitmekte zorlanacağımız da aşikardı.Maçta tam olarak bu şekilde gitti,Gökhan,Kewell,Neill ve Hakan Balta'nın seri paslaşmaları sonucu kale içinde biten genç Anıl'ın golüyle de maçı kazandık.Berbat geçen ilk yarıya iyi bir sonuçla nokta koyduk.Kazanmamış olsak kendimizi iyiden iyiye düşme hattında hissedecektik.Bu açıdan galibiyetin önemli olduğunu düşünüyorum.

Şimdi yönetimin yapacağı hamleleri bekliyoruz.Herkesin kendince bir fikri var ve bunu paylaşıyor.Benim fikrimde,yıldız transferinden ziyade,takımın ihtiyaç duyduğu bölgelere yapılacak yerli transferlerinin çok çok önemli olduğudur.Ayhan,Mustafa Sarp,Serdar Özkan,Barış Özbek,Mehmet Batdal,Aykut ve Ufuk bu takımda ancak iyi bir yedek olabilirler.Kapasiteleri Galatasaray için kesinlikle yetersiz.Kaç senedir başarısızlıkların faturası teknik heyet ve yabancı oyunculara çıkarıldı,ama görüldü ki değişen bir şey yok.Hatta takım daha da kötüye gitti.Kendilerini takımın sahibi ilan eden yerliler,yıllardır bu takımı bir adım ileriye götüremediler.Artık bu gerçeğin görülmesi ve ona göre hareket edilmesi gerekiyor.Ülkemizdeki yerli transferlerin,yüksek bonservis bedelleri nedeniyle yapılabilirliği zorlaşıyor.Uygun fiyatlara renklerimize bağlayabileceğimiz yerli oyunculara yönelmemiz gerekiyor.Aklıma gelen ilk isimler Yiğit İncedemir,Murat Ceylan,Yekta Kurtuluş,Hüseyin Kala ve Turgut Doğan Şahin.Bu oyuncuların rotasyonda takıma faydalı olacaklarını düşünüyorum,En azından şu anki yerlilerden kötü olduklarını düşünmüyorum,en kötü onların yaptığı katkıyı sağlarlar.Yabancı transferinde ise önceliğin kaleci ve çift yönlü orta saha olduğunu düşünüyorum.Ama yönetim tutupta Aslantepe ayağına olmadık yıldız isimleri alırsa,o yıldızların sonlarının Lincoln,Elano,Jo,Dos Santos'tan farkı olmaz.Bir kere bu yıldızların takıma faydalı olabilmesi için takımdaki yeniçerilerin yok edilmesi gerekiyor.Aksi takdirde verilen paralar daha önceden olduğu gibi çöpe gider.Zamanla yönetimin yapacağı hamleleri görecez ve o zaman takım hakkında daha sağlıklı şeyler söyleyebiliriz...

16 Aralık 2010 Perşembe

Kazım Kazım ve Fatih Tekke

Son günlerde bloglarda 2 oyuncununda Galatasaray'la anlaştığı kesin bir dille ifade ediliyor.Gerçeklik payını bilmem ama,bu transferlerin taraftarı kızdıracağı kesin.Serdar Özkan,Gökhan Zan örnekleri göz önüne alındığında taraftarın vereceği tepki tabiki haklıdır.Fatih Tekke kaç sezondur doğru dürüst oynamıyor,Kazım Kazım desen sorunlu oyunculardan biri.Çok uyumlu bir adam olsa Fb satmak istemezdi.Ayrıca disiplinsiz ve uyumsuz diye yollanan Keita'nın ne suçu vardı.Adam kaç maç kazandırdı bize.Yönetimin transfer politikası iyiden iyiye saçmalaşmaya başladı.Umarım bu haberler gerçek değildir...

Galatasaray Taraftarı

29 yaşındayım ve 9 yaşımdan beri Galatasaray'ı takip ediyorum.20 yıllık  süre içerisinde 9 şampiyonluk gördüm.Toplam şampiyonluğumuzun yarısından fazlasını görmüş şanslı bir nesildenim.Öyleki 14 sene şampiyonluk görememiş büyüklerimizle karşılaştırıldığında,oldukça şanslıyım.Üstüne avrupada gelen başarılar ve kupalarda çabası.Hal böyle olunca başarıya alışmış bir taraftar profili çiziyor ben ve benim yaşıtlarım.Zaten Galatasaray taraftarının şu anki en büyük sorunununda bu olduğunu düşünüyorum,buna bende dahilim.1996-2000 yıllarında üst üste gelen şampiyonluklarda 3 büyükler içerisinde,en az seyirci ortalamasıyla oynayan Galatasaray'dı.Bu tezatlığın açıklanması o dönem için zordu.O dönemde Galatasaray'ın hiç bir maçını kaçırmazdım ama etrafımda önemsemeyen o kadar Galatasaray'lı vardıki bu da tribünlere yansıyordu.Manisa'da yaşayan bir Galatasaray Taraftarı,sıradan bir anadolu takımıyla oynanan maçı,kahvede dahi izlemezken,İstanbul'da yaşayan taraftarın da staddan takip etmemesi çok şaşırtıcı değildi.Neden gelmiyorsunuz diye sorduğumda aldığım cevaplar hemen hemen aynıydı.Nasıl olsa kazanacağız ne gerek var.Dünyanın hiçbiryerinde böyle bir taraftar profili yoktur diye düşünüyordum o zamanlar.Gerçi şuanda taraftarlarımız o kadar duyarsız değil ama keşke o kadar duyarsız olabilseler diyecek kadarda zarar veriyorlar takımımıza.
Son dönemlerde maç içerisinde,zaten bir halt oynamayan veya oynayamayan takımı yuhlarayarak geri kalan dakikaları formaliteye bırakıyoruz.Geçen sene Selçuğun attığı daha doğrusu Leo Franco'nun hediye ettiği gol sonrası kaybedilen Fenerbahçe maçının son 15 dakikası sadece yuhlamalarla geçti.Keza kaybedilen son Bjk derbiside öyle oldu.Takım ne kadar kötü oynarsa oynasın,gösterilecek tepkinin maç sonuna bırakılması taraftarıyım.Maç içerisindeki protestolarla mağlubiyeti peşinen kabul etmiş oluyorsunuz.Asy'deki son Gençler maçında taraftar 26. dakikada maçı bitirdi ve veda maçından çok isyan maçına döndü.Tabiiki bütün suç taraftarda değil ama başarıya alışmış bir taraftar profilinin,üst üste gelen başarısız sonuçlar sonrası dengesinin bozulmasıyla takıma daha beter zarar verdiğide apaçık ortada.Bizim esas anlamda taraftar olmamız için,başarıya tapan taraftardan ziyade,takımına her türlü koşulda sahip çıkan ve onu asla yalnız bırakmayan bir taraftar profiline ulaşmamız lazım.Ve bu durumun takımada olumlu anlamda yansıyacağını düşünüyorum.

15 Aralık 2010 Çarşamba

Merhaba

Uzun süredir takip ettiğim blog dünyasında bende kendi çapımda bir şeyler yapmaya karar verdim.Teknik olarak sıfır bilgiye sahip olsamda zamanla bunun üstesinden geleceğimi düşünüyorum.
Kendimi bildim bileli Galatasaray taraftarıyım,zaten yazılarımda genelde Galatasaray ve futbol hakkında olacak. Şimdilik yazacaklarım bunlarla sınırlı,yakın zamanda görüşmek dileğiyle...