18 Ağustos 2011 Perşembe

Mourinho'nun Nefreti


Guardiola sonrası Barcelona'nın muazzam çıkışı Real Madrid'in kimyasını gün geçtikçe daha fazla bozuyor.Futbol dünyasında bir çok kişi bir konuda hemfikir ki,Barcelona hegomanyasına son verecek belki de tek isim Jose Mourinho'dur.Mourinho'nun gelişi ile beraber son 1 sene içinde 7 kez karşı karşıya geldi 2 takım ve 7 maçta Barcelona'nın ezici üstünlüğünü görüyoruz.Zaten Mourinho'dan gelir gelmez Barcelona hegomanyasına son vermesini beklemek hayalicilik olurdu.Beklenilen bir durumdu aslında ilk sene bunu başaramayacak olması ama bence Mourinho'nun en büyük şanssızlığı R.Madrid de ilk sezonunda bu takımla tam 7 kez karşılaşmış olmasıydı.Dikkat edilirse Jose Mourinho ilk maçında 5-0 yenildikten sonra,aradaki makas farkını kısa sürede kapatıp,Barcelona ile kafa kafaya mücadele eden bir takım yarattı.Gerçi geçen bahardaki 4 maçlık seride Barcelona'ya karşı oynattığı futbol utanç verici olsa da,sonuca gitmek açısından buna bir şekilde mecburdu.Ama nisan ayından geçen süreçte Real Madrid büyük bir takım olduğunu hatırladı ve şu son 2 maçta bana göre Barcelona'dan çok daha iyi oynadı.Buna rağmen sonuca gidememiş olmaları onlar adına üzüntü verici.Zaten maçtan sonra yaşananlarda bunun en büyük kanıtı.2 maçta da rakibinden üstün oynuyosun,sayısız fırsatları değerlendiremiyorsun ve rakibin açık bir şekilde formsuz olduğu bir dönemde yine kazanamıyorsun.3 yıldır süre gelen dönemdeki ezikliğin üstüne bu durumda kaybetmekte adamların sinirini iyice bozdu.Ama şu da bir gerçek ki Barcelona ve Real Madrid arasında fark gözle görülür bir şekilde azalıyor.Her geçen maç bunu daha net görebiliyoruz.Önümüzde ki sezonda Barcelona-Real Madrid maçlarında artık gözü kapalı Barcelona alır diyemiyeceğiz.Mourinho nefretten beslenen bir adam,son maçlarda iyice tavana vuran bu nefreti lehine çevirecektir büyük ihtimalle.Ve bence bu sene şampiyon Real Madrid olacak.Bu sadece bir öngörü,yani gönülden istenen birşey değil.Galatasaray haricinde hiç bir takıma gönül vermedim vermem de.Ama Barcelona'nın futbol kültürüne olan saygımdan dolayı el classico'larda Barcelona'yı daha sempatik bulmuşumdur.

Son olarak maçtan sonra Mourinho'nun yaptıkları hiç hoş değildi.Adamda ki kazanma arzusu herşeyin önüne geçmiş durumda.Mağlup olduğunda yapabileceklerinin sınırı yok.Zaten onunda en büyük avantajı o,kaostan beslenen ve bunu avantaj haline getiren tuhaf bir adam.Önümüzdeki sene tansiyon daha çok yükselir ama bu sefer gülen taraf Mourinho olur...

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Keita(Nerde Kalmıştık)


Galatasaray'ımıza ilk transferinde,Elano'nun gölgesinde kalmıştı ama kısa sürede gösterdiği güzel performansla,bir anda Galatasaray taraftarının gözbebeği olmuştu.Henüz takım oyununun oturmadığı dönemde,takımın hücum gücüne en fazla katkı yapan isim tartışmasız Keita idi.Fenerbahçe maçına kadar her şey yolunda giderken,Carlos ibnesinin kışkırtmasına gelerek,takımımızı 10 kişi bırakmasından sonra,ipler bir anda gevşemeye başladı.Rijkaard her fırsatta Keita'nın bu maçta yaptığı hatanın affedilmez olduğunu ima ediyordu.Zaten o olaydan sonra Keita ile Rijkaard'ın yıldızları bir türlü barışmadı.Rijkaard ilk etapta Keita'yı takımdan kesti,ilk 11 de çıktığı maç sayısı azaldı.Bu durumdan rahatsız olduğu her halinden belli olan Keita,ilk zamanlarda olduğu gibi takıma katkı sağlayamamaya başladı.Ama ne kadar az şans bulursa bulsun,forma giydiği her maçta elinden geleni yaptı ve takımın en önemli hücum silahı oldu.ASY'de Selçuk'un golüyle yenildiğimiz maçta,canınını dişine takan tek isim oydu bana göre.Uefa'da A.Madrid'le yaptığımız maçlarda,onun oyunu ve golleriyle direnç gösterdik.Her ne hata yapmış olursa olsun Keita giydiği formanın hakkını veren bir oyuncuydu.Uzun zamandır tribünleri onun kadar heyecanlandıran bir futbolcu gelmemişti takıma.Gidişine hiç anlam verememiştim.Kendisinin sahtekar olduğunu,uyumsuz olduğunu ima ederek gönderdiğini iddia edenler,bilmiyordu ki,bu ülkede Lugano gibi,Semih gibi ve en önemlisi Emre gibi sinsi pezevenklerin değer gördüğünü.O isimlerin yaptığı yanlarına kar kalırken,Keita gibi önemli bir ismin,o tür sebeplerle takımdan uzaklaştırılması çok manidardı .Neyse ki seveni çok fazlaydı ve herkes yeni Galatasaray'da bir kez daha onu görmek istiyordu.Açıkcası bu transferin gerçekleşeceğine pek ihtimal vermiyordum.Benim için çok sürpriz oldu ve çok ta iyi oldu.Tekrar hoş geldin Popito.Arena seninle çok daha ihtişamlı olacak...


15 Ağustos 2011 Pazartesi

Türk Futbol'unun Ölüm Günü

Evet,uzun zamandır yazmıyordum.Zaten yazacak çok şey de yoktu.Çünkü ortada konuşulacak şey futbol olmayınca,benimde içimden yazacak bir şeyler gelmedi.Ta ki bugüne dek.Üzerine konuşulacak şey futbol ve onun ölümü hakkında.

Her şey 3 temmuzda başladı.Futbolcu,yönetici,teknik direktör'lerin de  arasında bulunduğu birçok kişi, şike soruşturmaları kapsamında göz altına alındı.Ve çok geçmeden bir çok kişi tutuklandı ve cezaevine konuldu.O zamandan bu zamana  her kafadan bir ses çıktı,kimi medyaya saldırdı,kimi kendilerine komplo kurulduğunu  düşündü,kimi biz suçsusuz yanlış anlaşıldık dedi,kimi savcı bizi siklemedi dedi vs...Şimdi ortada kuvvetli bir suç şüphesi var ki bu insanlar,tutuklu yargılanıyorlar.Bu bir.İkincisi bu soruşturma tek bir takımı ya da şahısı kapsamıyor.Hal böyleyken var olduğu iddia edilen komplonun varlığına inanmamız  beklenemez.Bu ülkede Fenerbahçe'nin iktidara ne kadar yakın bir klüp olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.Eğer iktidar böyle bir komplo kurmak isteseydi,bunun kurbanı eminim biz olurduk.Dikkatlice bakınca görürsünüz ki,TT Arena açılışında yaşananlardan sonra,Galatasaray taraftarına düpedüz hakaret eden şahıs spor bakanı oldu ve stad açılışında  abuk subuk,ipe sapa gelmeyen konuşmalar yapan şahıs ise bilmem nere bakanı oldu.Bu olaylardan sonra iktidarın,Galatasaray'a olan tavrı net birşekilde değişmişti.Açıkcası iktidarın Fenerbahçe'yi hedef alması çok saçma,hele yıkılmayan son kale Fenerbahçe deyipte,bir şekilde kendini teselli etmek de çok ahmakça.

Tüm bu olanlardan sonra,TFF'nin vereceği tepkiyi çok merak ediyorduk.Henüz yeni kurulmuş bir yönetim adına oldukça şanssızdılar.Acil sürede Türk futboluna yön verecek,nefes aldıracak bir karar vermeleri bekleniyordu.Yeni başkan Mehmet Ali Aydınlar,koyu bir Fenerbahçe taraftarı olduğundan,içinde bulunduğu durum daha da zor bir hal alıyordu.Ama bulunduğu konum itibariyle kendisinden beklenen tarafsız olmasıydı.Ama unuttuğumuz birşey vardı,bir Fenerbahçe'li hangi kurumda ne konumda olursa olsun,tarafsız olamazdı,zaten böyle de bir lüksü yoktu.Tahminim doğru çıktı.İlk etapta süreci uzatıp,topu adli makamlara attı ve yargı sürecini bekleyeceklerini söyledi.Tabi bu arada liginde önceden belirlenen tarihte başlatılmasını uygun gördü.Sonra ne olduysa,fikirleri değişti ve adli makamlardan belgeleri alıp,etik kurulunca incelenmesine karar verildi.Ve etik kurulunun görüşlerine göre karar vereceklerini söyledi.Tabi bu arada liglerde yaklaşık 40 gün ertelenmişti.Bu kararlardan şu ana dek yine birçok şey konuşuldu,bir sürü spekülasyon yapıldı,araya birde zorlamayla Galatasaray adı da bulaştırıldı.Bu şekilde daha da rahat ettiler.Galatasaray'ın suçsuz olduğunu onlarda çok iyi biliyordu ama amaç çamur at izi kalsındı.Metriste bulunan ve sık sık fenalıklar geçirip hastaneye kaldırılan Aziz Yıldırım'ın kalemşörleri tarafından savcılığa verilen ifadelere bakılarak klübümüz bu soruşturmaya dahil edildi.Ama bundan bişey çıkmadı,zaten çıkmayacaktı da.

Ve bugün bu sürecin sonuna gelindi.Beklediğimiz üzere top yine adli makamlara atıldı ve yargı sonucu bekleneceği söylenildi.Tabii bu durumda insan sormadan edemiyor.Madem bu süreci uzatacaktınız,yargı sonucunu bekleyecektiniz,ne sikime ligleri 40 gün ertelediniz?Savcılıktan elinize verilen 26 belgeye rağmen hala neden elimizdeki belgeler yeterli değil diyorsunuz?Bu belgeler gelmeden önce gizlilik kararının devam ettiğini bildiğiniz halde,hala ne demeye şüphelilelerin savunmasını alamadığımızdan süreci uzatıyoruz diyorsunuz?Bunun gibi sorulacak bir sürü soru mevcut aslında.Amaç süreci uzatarak Fenerbahçe'yi Cl'den gelecek paralardan mahrum etmemek ve bu süreçte yasa değiştirip,suçu sadece şahıslara yükleyip,kurumları bundan ayırt etmek ve Fenerbahçe'yi kurtarmak.Bu durumda Türk futbolunun ölüm fermanı imzalamakla eşdeğerdir benim gözümde.Bundan sonra Türkiye'de oynanacak şeye futbol demek imkansız.Bu sene yaşanacakları gördükten sonra,bu ülkede futbolun oynanamayacağını da göreceksiniz.Fenerbahçe'ye her gittiği yerde(Sivas hariç)tepki gösterilecek,saha dışında bir çok olaylar olacak ve işin çıkılamayacak bir hal alacak futbol.Uzun lafın kısası bundan sonra izleyeceklerimiz sadece tiyatrodan ibaret olacak.

17 Haziran 2011 Cuma

En Önemlisi Takım Olabilmek

Aslında transferler tamamlanmadan,takımın gelecek seneki görüntüsü hakkında yorum yapmak erken.Ama şu zamana kadar yapılan transferlerin ışığında bazı şeyleri öngörmek te zor değil.Geçen 3 felaket yılın üstüne,camiada taşlar yerinden oynadı.Polat yönetimi devrildi,tarihimizde ilk defa bir sezon içinde 3 farklı teknik direktör görev yaptı ve bir çok futbolcu gönderildi.Son 3 yıldır yapılan yıldız transferlerinin takıma katkısı minimum düzeyde kaldı.Bunda en önemli etken bu isimlerin yeteneksiz olması değildi.Aldıkları ücretler açısından takım içindeki dengeleri alt üst etmeleriydi.Ve kendilerini takımın gerçek sahipleri ilan eden yerlilerin açık hedefi haline geldiler.Bu noktada sorun hep aynıydı aslında.Yerli ve yabancı oyuncuların kaynaşamaması ve hep çekişme halinde olmalarıydı.Zaten bu dönemde yaşanan başarısızlıklar,ilk etapta teknik direktör ve yabancı oyunculara kesildi.Yerli oyuncuların medyadaki etkileri sayesinde,hedef olarak hep bu isimler gösterildi ve koca camiada yapayalnız bırakıldılar.Siz hiç Rıdvan Dilmen'in Arda'yı,Ayhan'ı,hatta Mustafa Sarp'ı eleştirirken gördünüz mü?Varsa yoksa yabancı oyuncular,Loric Cana daha gelir gelmez,kendisi hakkında,Türkiye'de bunun gibi 60 oyuncu var dendi.Futbolu bu adamların sözleriyle takip eden,cahil taraftar kitlesi ise,bu sözleri kabullenip,tepkisini hep bu oyunculara gösterdi.Zaten sonrasında yerli oyuncuların kalitesizliği ve küsmüş yabancı topluluğun etkisiz kalması sonucu,tarihimizin en rezil dönemlerini yaşadık.

Şimdi Fatih Hoca eminim ki bütün bunların farkında.İlk etapta bu hayati soruna çözüm bulması gerekecek.1996-2000 döneminde yaşanan başarılarda,yerli yabancı bütünleşmesinin,takım olmanın etkisi hayli fazlaydı.Takımda ki yabancılar,yerli oyuncular tarafından kabul görmüş ve en önemlisi saygı duyulan isimlerdi.Fatih Hoca kısa vadede bu sorunu halledeceğine inanıyorum.Zaten Fatih Hoca'nın en önemli özelliği,çok iyi motivatör olması ve futbolcularla olan yakın ilişkileridir.Gittiği her takımda futbolcuları tarafından çok sevilmiştir.Son 3 yıldır yaşanan kaos ortamında,Fatih Hoca'nın bu yersiz çekişmeleri sonlandıracağını umut ediyorum.

Onun dışında Selçuk,Ceyhun,Forlan,Reyes ve Ujfalusi önemli isimler.Hepsi de kendilerini kanıtlamış,takıma direkt katkısı olabilecek isimler.Ama isimleri tek başına anlam ifade etmeyecek,önemli olan takım içindeki uyumları olacaktır.Eğer ki bu uyumu sağlarsa zaten faydalı olacaklardır.Bu arada yapılan transferlerden sonra,Fatih Hoca hücumcu bir takım yaratacak  gibi görünüyor.Bu tarz futbolun ülkemizde ters teptiğini yakın zamanda çok gördük.Biz ve Beşiktaş buna en iyi örnek.Henüz erken ama benim endişem budur,bekleyip göreceğiz...

3 Haziran 2011 Cuma

Gökhan Gönül(Süz)!!!

Fenerbahçe'nin bana göre en değerli oyuncusudur Gökhan.Sağ tarafı koridor gibi kullanan,hem defans ta hemde ofansta oldukça etkili bir oyuncu.Bu seneki şampiyonluk ta payı azımsanamaz.Ne var ki,kendisini Milli Takım da göremiyoruz bir türlü.Son Avusturya maçını çıkarırsak,hiçbir milli maçta takıma doğru dürüst katkısı olmadı.Zaten  çoğu maçta da sakatlığı nedeniyle yer almadı.Benim burda takıldığım nokta,bu adam Fenerbahçe formasına verdiği değerin yarısını bile Milli formaya vermemiştir.Fenerbahçe'de defalarca sakat sakat oynamasına karşın,Milli Takımda asla kendini riske atmadı.Hatta Euro 2008 öncesi,Fenerbahçe'de sürekli sakat sakat oynamasından dolayı,bu önemli turnuvada yer alamamıştı.Şu Arda'nın Milli Takıma verdiği değerin çeyreğini versen yeter Gökhan.Senin yegane hedefin Fenerbahçe'de oynamak olmasın,yılda bir kaç kez Milli Takıma katkı sağlamak senin görevin.Hakikaten yetti artık,bir kez olsun fedakarlık yap...

22 Mayıs 2011 Pazar

O Bayrak Girer Biryerinize

Türkiyenin en yüzsüz taraftar topluluğu,şampiyonluk kutlamalarını,Galatasaray lisesinin önünde kutlama cüretinde bulunmuş.Olayın akabinde bıçaklananlar olmuş.Şimdi bir çok kişi diyecek ki,bu vahşettir,hayvanlıktır,ottur,boktur vs...Bende derim ki,o bayrağı oraya asarsan,doktorlarda sana dikiş atar.Beter olun...

Hani o hastaneye taşındığınız günler
Hani o ceylan gibi kaçtığınız geceler
Hani sarı-lacivert formalı götverenler
Orospu çocuğu genç fenerbahçeliler

Bu Onur Senin Trabzonspor

Bir tarafta işi sadece yeşil sahada bitirmeye çalışan Trabzon,diğer tarafta başarıya giden yolda,her türlü pisliği mübah gören fenerbahçe'nin çekişmesinde,gülen elbetteki fenerbahçe oldu.Rezil giden ilk yarıda,kendi işlerine bakmadan,rakibe verilen pozisyonların incelenmesini isteyenler,devre arasında hakemlerin soyunma odasını basanlar,ikinci yarıda kendi lehlerine verilen kararlardan sonra gıklarını çıkarmadan,mutlu sona ulaştılar.Ama rengi sarı-lacivert olmayan her insan evladı biliyor ki,bu şampiyonluğu asla haketmediler.Ben en çok Burak'ın insan üstü çabasının sonuçsuz kalmasına ve Şenol Hoca'nın makus talihini yenememesineüzüldüm.Ama olsun onlar bence adlarını Trabzon tarihine altın harflerle yazdırmışlardır.Canları sağolsun...

Sivas-Fenerbahçe maçını izlemeyen biri sırf skora bakarak,helal olsun Sivas maça asılmış ama başaramamış derdi.Ama skor epey yanıltıcı bu noktada.Fenerbahçe bana göre çok rahat bir şekilde kazandı bu maçı.Sivas'ın kalecisi Korcan elinden gelen bütün çabayı göstererek,geleni gideni içeri almayı başardı.Hele yediği ikinci gol,komedi programlarına meze olacak cinsten.Maç 1-1'ken Sivasspor'un ofsayt gerekçesiyle kesilen,yüzde yüzlük pozisyonunu saymıyorum bile.Hoş o pozsiyon gol olsa dahi,değişen bir şey olmayacaktı.Aslında gün boyunca Sivas sokaklarında dolanan,yarı Sivas,yarı fener formalı şerefsizler,herşeyi özetlemekte.Gerisi boş hikaye.Zamanın da Galatasaray'ın şampiyonluklarına laf söyleyen götverenler,bu şampiyonluğa it gibi sevinirler artık.İnşallah bir gün bir taraflarınızdan çıkar bu sevinç,burnunuzdan gelir.

28 Nisan 2011 Perşembe

Real Madrid 0 Barcelona 2


Mourinho,Nou Camp'taki 5-0 lık faciadan sonra,Barcelona'yı sadece defans yaparak durdurabileceğini anlamıştı.Zaten İnter'in başındayken de böyle sonuca gidebilmişti Barcelona karşısında.Nou Camp'ta ki rövanş maçında Eto'o bile sol bek oynamıştı.Ligde Barcelona'nın 8 puan gerisinde olmasından dolayı,mutlak galibiyet alması gereken maçta bile amaç ilk önce defanstı.1-0 mağlup ve 10 kişi kalmalarına rağmen,olmayan bir penaltı sayesinde,1-1 berabere kaldılar.Bu sonuçtan sonra sevinmeleri görülmeye değerdi.Düşünsenize koskoca Real Madrid,ezeli rakibiyle sahasında berabere kalıyor,üstelik 8 puanlık farkı kapatma şansını kaçırıyor ve delicesine seviniyor.İşte Barcelona burada kanıtlamıştı,Real Madrid'in çok çok ötesinde,iyi bir takım olduğunu.Bunu Real Madrid'liler bile kabullenmişti ki,beraberliği sevinçle karşılamışlardı.

Herşeyden öte 4'lü serinin ilk maçında alınan bu beraberlik,Real Madrid'e moral vermişti.Mourinho kupa finaline de sahaya aynı taktikle çıkacağı aşikardı.Ancak ilk yarıda Barcelona'yı tam anlamıyla sürklase etmişlerdi.Barcelona'nın orta sahadaki pas bağlantılarını kesip,hızlı ataklarla sonuca gitmeye başlamışlardı.Buna rağmen skor üretemediler ve ikinci yarı hakimiyet tekrar Barcelona'ya geçmişti.Buna rağmen Barcelona,katı Real Madrid defansını aşamamıştı.Uzatmalarda Di Maria'nın muhteşem ortasına,C.Ronaldo'nun enfes kafasıyla sonuca gitti Real Madrid.4 gün önce alınan beraberlikten sonra,bu galibiyet müthiş gelmişti Real'e.Ama kupa gitmiş olsa da Barcelona'nın Real Madrid'den çok daha iyi bir takım olduğu gerçeği değişmemişti bana göre.

Ve dün akşam futbol kazandı.Maçı oynatmamak üzere kurulu olan değilde,oynamak üzere kurulu olan kazandı.İspanya'da hakemleri etkisi altına alıp,sahada her türlü pisliğe ödün verilerek kazanılan avantaj,Şampiyonlar Liginde yok oldu.Çünkü burada dünyanın en iyi hakemleri yer almakta.Pepe,Arbeloa,Ramos gibi futbol katillerinin,önceki 2 maçta yaptıkları hep es geçildi.Ama dün akşam piyango Pepe'ye vurdu ve haklı bir kırmızı kartla atıldı.(Ki Diarra ve Adebayor'un da kesinlikle atılması gerekiyordu.Herhalde Stark Mourinho'ya acıdığından olsa gerek,bunlara göz yumdu).Zaten Real'in fişini çekende bu oldu.Tamamıyle oynatmamaya endekslenmiş takımın en önemli silahıydı Pepe.Bitmez tükenmez enerjisi ve sert futboluyla,Barcelona'nın en büyük silahı olan orta sahayı kısmende olsa etkisiz hale getirmişti,oynadığı süre içerisinde.Zaten Barcelona'nın oyununu bozmak için,orta sahasını tahrip etmek en mantıklı olanıdır.Barcelona'yı asla hücum futbolu oynayarak yenemezsiniz.Öyle olsa bunu Arsen Wenger'in Arsenal'i başarırdı.Ki onlarda 2 senedir başarılı olamıyorlar.Pepe'nin atılmasından sonra artık Real Madrid'in yapacak bir şeyi kalmamıştı.Orta saha kendine gelince,Barcelona bildik oyununu oynamaya başladı ve Afellay'ın ortasında,Messi'nin golüyle öne geçtiler,sonra bir Messi klasiği golle olayı bitirdiler.

Artık Mouurinho'nun yapacak fazla birşeyi kalmadı.Barcelona'yı sahasında 2 farklı yenmek zorunda.Bunun olması mümkün değil.Bence Mourinho defans futboluna devam etmeli,yok etmem ben hücum oynayacağım derse,ilk maçtaki 5-0'ın ötesinde bir mağlubiyet alırlar.

Bu arada yazıdan yola çıkılarak Barcelona taraftarı ya da sempatizanı olduğum sonucu çıkabilir.Belirtmek isterimki hiç bir yabancı takımın taraftarı değilim ve sempati de duymam.Barcelona'nın kazanmasına sevinmem,pozitif futbola sevdamdan ileri gelir.Defans futbolundan oldum olası nefret etmişimdir,her zaman hücum futbolu oynayan takımın kazanmasını istemişimdir.Ve sonuç olarak dün akşam futbolu oynamak isteyen kazandı ve sevindim...

16 Nisan 2011 Cumartesi

Fener Haketti

Gaziantep bu akşam beni hayal kırıklığına uğrattı.Maçtan önce tahminimde,Gaziantep'in rakibin oyununu bozmaktansa,kendi futbolunu oynamaya çalışacağını düşünüyordum.Ama beni daha ilk 10 dakikadan yanılttılar.Oysaki hücum hatları ligin en formda oyuncularından oluşmaktaydı.Wagner,Olcan,Popov ve Cenk'in oluşturduğu bu hat bu akşam istediklerini yapamadılar.Zaten yapmalarına da imkan yoktu.Tolunay Hoca,eski zaman taktiklerine dönüp,yine yeniden defansif anlayışa bürününce,bu güzelim adamlar kayboldu gitti sahada.Ha Fenerbahçe oynatmadı diyenler de olabilir ama ben buna asla katılmıyorum,bu adamlar top almak için sürekli geriye gittiler,defans hattıyla hücum hattı arasında epey bir mesafe oluştu,hele Cenk Tosun geldiğinden beri en silik oyununu oynadı,zaten bu şartlarda iyi oynamasını beklemek te hayalcilik olurdu.

Fenerbahçe ise oynaması gerektiği gibi oynadı,maçın başlarında penaltıları verilmiş olsaydı,çok daha önceden maçı koparabilirlerdi.Geri kalan 6 hafta da en zor maçları bu maçtı.Buca,İ.B.B,,Ankaragücü,Karabük ve Sivas'ın Fenere çelme takacağını sanmıyorum.Trabzon ne yapıp edip,geri kalan 6 maçı kazanmalı.Onlarda o futbolla bunu başarabilirlermi bilmiyorum.

Bu arada Lugano ve Emre hakkında birşeyler söylemek istiyorum.Bu akşam Gaziantep'li oyuncuları sabırlarından dolayı kutlamak lazım.Şahsen ben futbolcu olsam,her türlü cezayı göze alıp,bu adamların futbolculuk hayatını bitirmek için elimden geleni yapardım.Bu kadar itici,adi,şerefsiz futbolcular yeryüzünde yoktur.Lugano'nun bir pozisyonda bilerek Wagner'in ayağına bastığı pozisyonda kırmızı kart görmemesi,Emre'nin hemen her pozisyonda sarı kartı olmasına rağmen,götüne birşeyler kaçmışcasına hakeme itraz etmesine rağmen kırmızı kart görmemesini de hakemin insafına bırakıyorum.Bu adamlar yüzünden Fener'in hiç bir maçını izlemek istemiyorum.Sezon sonunda Fenerbahçe'nin şampiyon olmasından çok,bu insan müsveddelerinin sevinmesine üzülüceğim...

Süper Lig Cumartesi Tahminleri

Ankaragücü-Buca:Mesut Bakkal'ın gelişi Ankaragücü'ne yaradı.Onun gelişiyle beraber hem skor,hem de oyun anlamında gözle görülür bir gelişme oldu.Geçen hafta ligin formda takımlarından Gaziantep karşısında uzun süre direnmelerine rağmen mağlup oldular.Buna rağmen ilerisi için olumlu sinyaller verdiler.Bucaspor ise teknik direktör değişikliğinden sonra,ligin iyi takımlarından Karabük'ü 1-0 mağlupken üstelik 10 kişi kalmasına rağmen mağlup etti.Oldukça şaşırtıcı bir galibiyet oldu benim açımdan.Son 6 haftada ellerinden geleni yapıp ligde kalmak isteyecekler.Bu yüzdende kontrollü oyunu bir kenara bırakıp,daha ofansif olmak isteyeceklerdir.Ne varki bütün sene defans ağırlıklı oynayan bir takım için bu durum zor olacaktır.Bu maçta Ankaragücü'nün gollü bir galibiyet alacağını düşünüyorum.

Karabük-İ.B.B:Karabük sezon başından beri sahasında etkili bir takım.Yücel İldiz saygı duyduğum bir teknik direktör.Sezona çok iyi başlayan Cernat ve uzu bir sakatlık döneminden geçen Emenike,takımda sürekli oynasa,lig tablosundaki yerleri eminim daha iyi olacaktı.İ.B.B ise her sene olduğu gibi,inişli çıkışlı bir grafik sergiliyor.Takımın hedefsiz olması,tribün baskısı olmaması bu duruma en büyük etken.Onlar için bu sene en önemli hedef Türkiye Kupası.Gençlerbirliği karşısında çok önemli bir sınava çıkacaklar.Akılları o maçta olacaktır.Karabük'ün sahasında etkili olması,İ.B.B'nin de Kupa maçını düşünmesi nedeniyle,bu maçın galibi Karabük olacaktır.

Fenerbahçe-Gaziantep:Aykut Kocaman yönetiminde sezona çok kötü başlayan Fenerbahçe,ikinci yarı itibariyle inanılmaz bir çıkış yakaladı ve şampiyonluğun en önemli adayı oldu bana göre.Açıkcası Aykut Kocaman'ın Teknik Direktörü olduğu bir takımdan bu kadar çıkış beklemiyordum.Her ne kadar Fenerbahçe'nin bu başarısının büyük bir kısmı Alex'in formuna bağlansa da,Aykut Kocaman'ın da hakkının verilmesi gerekir.İkinci yarıda sadece Bursa ile berabere kalan Fenerbahçe,geri kalan bütün maçlarını aldı.Geçen hafta ki Eskişehir galibiyeti dönüm noktası oldu Fenerbahçe adına.O maçta yaşanacak puan kaybı,ilerleyen haftalarda olumsuz yansıyacaktı.Ama bu galibiyet takıma özgüven kazandırdı.
Gaziantep ise devre arasında yaptığı transferlerle,müthiş bir çıkış yakaladı.Normalde devre arası transferlerin bir takıma çok katkı sağlamayacağı düşünülür ama bu durum Gaziantep için söz konusu olmadı bu sene.İlk yarıdaki sıkıcı futbollarından eser kalmadı,maçın her anı golü düşünen,rakibin oyununu bozmaktansa kendi oyununu oynamaya gayret gösteren,ışıltılı bir takım haline geldiler.Aykut Kocaman'da olduğu gibi Tolunay Kafkas'ın bu çıkışına da şaşırdığımı söylemeliyim.
Bu akşam sonuç ne olursa olsun,izleyicilere keyif verecek bir maç olacaktır.Gaziantep'in Bursa'nın yaptığı gibi Çanakkale geçilmez yapacağını sanmıyorum.Daha önce dediğim gibi,onların önceliği,rakip kim olursa olsun,kendi futbolunu oynamak.Bu yüzden de maç seyir zevki açısından güzel geçecektir.Fenerbahçe'nin,Gaziantep'e oranla daha fazla galibiyete ihtiyacı olacak.Bu duruma rağmen tedbiri elden bırakmayacaklardır.İlk dakikalarda kuracakları baskı ile sonuca gitmeye çalışacaklar.Bu maç her sonuca gebe ama,Fenerbahçe'yi bir adım daha önde görüyorum...

10 Nisan 2011 Pazar

Sahipsiz

Yine yenildik.Bu hale gelmemizde bir çok etken var.Öncelikle yönetim hataları,yanlış transferler,taktik-teknik hatalar bize ait olanları.Ama bu sene Galatasaray hemen her maçta hakem hatasına maruz kaldı.Bize yapılan bu hatalar,başka takıma yapılsa yemin ediyorum ortalık yangın  yerine dönerdi.Biz bu sene başarısız olduğumuz kadar sahipsisizde.Aslında en kötüsü de bu.Koskoca Galatasaray hemen her maç resmen biçiliyor,ama isyan eden yok.Tamam iyi değiliz,oynayamıyoruz,zaten normal şartlarda başarılı olmamız zor ama üstüne birde hakem hataları eklenince tamamen dibe vuruyoruz,vurduruluyoruz.

Bu akşam Trabzon maçı kazanmayı asla haketmedi.Aslında ligin ilk yarısındaki maçta buna benzerdi.Tabiri caizse bedavaya maç aldılar bugün.Galatasaray'da iyi değildi ama bu Trabzon kadar kötü oynamadı ve yenilmeyi asla haketmedi.Tam Trabzon'un galibiyet için,defansını riske ettiği anlarda ,Kazım'a saçma sapan bir kırmızı kart çıkarıldı.Kazım'ın haraketli oyunu,Trabzon defansının dengesini bozuyordu maç boyunca.Rahat şekilde çıkamıyorlardı.Tam kontrataklar bulacağımız kısımlarda,gösterilen kırmızı kart takımın dengesini fena halde bozdu.Buna rağmen yine pozisyonlar bulduk.Pino bencellik yapmasa,Culio'yu görse,bu akşam kazanan taraf biz olacaktık.Ama bu pozisyonun hemen arkasından golü yedik.Ve o dakikadan sonra maç bitti zaten.Yine hüsran,yine hüsran.Artık bu sezonun bir an önce bitmesini istiyorum,her halimizle yapayalnız,sahipsiz,başarısız bir takım olduk.Bir an önce şu yönetim değişsin,yeniden yapılanalım artık.Ayrıca dua edelimde Buca,Kasımpaşa seri galibiyetler almasın.Olmaz,olmaz dememek lazım,Bu takımın  3 puan alacağı bir maç göremiyorum ben.

Trabzon'un bu futbolla şampiyon olması mümkün değil.Geçtiğimiz sene Fener böyle balık galiyetlerle son haftaya geldi ama en iyi oynadıkları maçta şampiyonluğu verdiler.Haftaya Bursa karşısında böyle oynarlarsa berabere bile kalamazlar.Fenerbahçe Eskişehir'i yenerek bence şampiyonlukta önemli bir mesafe katetti,Gaziantep'i yenerlerse,geriye takılacakları maçta kalmayacak.Büyük ihtimalle şampiyon olacaklar.Zaten böyle bir rezil bir sezonda,Fenerbahçe şampiyonluğu görmekte son nokta olur...

Galatasaray-Trabzon / Galatasaray'ın Yenilmesini İstemek

Geçen sene Bursa maçı öncesinde de benzer duygular içerisindeydik.Ama o zaman en azından Şampiyonlar Ligi şansımız vardı maç öncesi.Bu yüzden Bursa karşısında kazanmamız lazımdı.Fenerbahçe'nin lider olup olmaması çok önemli değildi bizim adımıza.Ancak bu sezon işler biraz farklı.Ligde hiç bir iddiamız yok.Önüne gelene yenilen,tam bir kaybedenler klübü olduk.Bu boktan durumun üstüne birde Fenerbahçe'nin doludizgin şampiyonluğa koşması,üzüntümüzü ve sinir katsayımızı arttırıryor.Yani şu ana dek olabilecek en berbat şeyler oldu ve Fenerbahçe'nin ligi şampiyon bitirmesi felaketin son noktası olacak.3 senedir döküldüğümüz ligde Fenerbahçe şampiyon olamasa bile,bir şekilde zirvede yer aldı.Sadece Bjk'nin şampiyon olduğu sene erken koptular ligden.Onun dışında hep yarışın içindelerdi.Bizim bu  kadar başarısız olduğumuz dönemde,şampiyonluk sayısında önlerimize geçememeleri,bizim adımıza şans,onlar adına da şanssızlık.Üstelik 2 şampiyonluğu da son maçta verdiler.Fenerbahçe biraz şanslı olsa,bu sene 4. yıldızı takabilirdi.Olaya bu açıdan baktığımızda teselli bulabiliriz,ama ne kadar faydası olur bilinmez.Sonuçta Galatasaray ne kadar kötü durumda olursa olsun,bu ülkenin en büyük rekabeti Galatasaray-Fenerbahçe rekabetidir.Her 2 takımda rakibinin başarılı olmasını istemez.O yüzden Galatasaray'lıların Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu istememesi kadar doğal bir şey olamaz.Bunu eziklik olarak algılayan mal Fenerlilerin,kendileride aynı duygular içerisindedir eminim.
Yani buraya kadar her şey doğal.Fenerbahçe'nin şampiyon olmasını asla istemem.Ama Galatasaray'ın da her ne şartta olursa olsun yenilmesini istemem.Şu maç son hafta olsa,bizim kazanmamız Fenerbahçe'nin şampiyon olmasını sağlasa bile istemem.Her ne kadar ezeli rekabetin doğal sonucu olarak Fenerbahçe'den nefret etsemde,Galatasaray sevgim bu nefretin çok daha üstündedir.İllaki Galatasaray'ın bugün kaybetmesini isteyecek Galatasaray'lılar olacaktır.Kimsenin neyi istediğine karışamam ama benim düşüncem Galatasaray'ın kaybetmesini istemek,insanın Galatasaray'lılığına ve en önemlisi de kendisine ihanet etmesiyle eşdeğerdedir.

Maça gelecek olursak ben Trabzon'un zor da olsa kazanacağı düşüncesindeyim.Bizim ruhsuzlar ordusu,bu maç öncesinde yapılan spekülasyonlar sonucu az da olsa hırslanmış olabilirler.Maçın seyircisiz olması da asla dezavantaj sayılmamalı Galatasaray adına.Sonuçta taraftar ve futbolcular arasında müthiş bir sinir harbi yaşanıyor her maç.Seyircisiz oynanacak maçta daha rahat çıkacaktır Galatasaray sahaya.Maçın skorunu değiştirecek oyuncular olarak bizden Arda ve Stancu,Trabzon'dan ise Burak ve oynarsa Jaja'yı görüyorum.Her ne şartta olursa olsun Galatasaray adınının hakkının verilmesi gerekir,en azından geri kalan maçlarda bu hakkın verilmesi dileğiyle...

7 Nisan 2011 Perşembe

Antu

Fenerbahçe'nin en bilinen taraftar sitesi olan antu.com,dün yayınladığı açılış görseliyle,yine ne kadar boktan,yavşak,ibne,götveren bir oluşum olduğunu kanıtladı.Aralarında mutlaka düzgün Fenerbahçe'liler vardır.Onları tenzih ederim.Ama onlar o kadar azınlıktaki,sitenin geneli genelev evlatlarından oluşmakta.Malum görselde,Galatasaray'ın,Trabzon'a yatacağı ifade edilmekte.Bu görseli hazırlayan kahpe evlatlarına sormak isterim.Daha geçen sene Bursa'ya yatacağımızı ifade etmemişlermiydi?2004 te Trabzon'u üstelik deplasmanda 4-2 yenerek,şampiyon olmalarını sağlamamışmıydık?Önlerinde bu örnekler varken,hala ısrarla,bu kahpece görseli girmenin amacı nedir?Amaç sadece Galatasaray'ı hırslandırıp kazanmalarını sağlamak.Tabi bu görseli futbolcular görecekte,hırslanacak.Ölme eşeğim ölme.Ligde 2 aydır galip gelemeyen,önüne gelene yenilen,hiç bir amacı kalmamış ruhsuzlar ordusunun,Trabzon'u yenemeyeceğini kendileri de çok iyi biliyor.Amaç bizi çıldırtmaktan başka birşey değil.Birde kimse bizi sevmiyor edebiyatı yapıyorlar.Herkes bize karşı diyorlar.Ulan sizi kim sevsin,değil Türkiye'de,dünyada sizin gibi yavşak bir takım yok.

5 Nisan 2011 Salı

Bu işi Dexter halleder


Skibbe gitti,Rijkard gitti,Galatasaray tarihinin efsanesi Hagi itin götüne sokuldu gitti.Bu formayı haketmeyen ne kadar yavşak varsa kaldı,suçu,günahı en az olanlar gitti.Adalet bunun neresinde?Kim temizlicek bu parazitleri Galatasaray'ımdan?Bu işi yapsa yapsa Dexter yapar.En temizinden hepsini parçalara ayırıp,iz bırakmadan,parçalar halinde yeryüzünden yok eder.Hem Dexter değilmi,kötüleri,katilleri yok eden?Suçsuz,günahsızların ahını alan yavşakları,bin parçaya bölen?İşte bu ibnelerde bizim en güzel duygularımızın katilleri değilmi?Hadi Dexter,kop gel Miami'den alayını doğra,gel gözünü seveyim,gel...

En sonunda kafayı yedirttiniz lan bana,hayal dünyasında yaşıyorum.Topunuzun geçmişini sikeyim....

Trabzon maçına a2 takımı çıksın

Malumunuz tarihin en rezil sezonunu yaşıyoruz ve 7 hafta daha yaşamaya  devam edeceğiz.Tabi bu duruma düşmemizin bir çok nedeni var.Herkes kendince bu nedenleri söylüyor.Genel kanı şu ki;bu takımın bu hale gelmesinde en büyük sorumlular,yönetim ve futbolculardır.Senelerdir her başarısızlıkta fatura teknik direktörlere kesildi.Kenidini takımın sahibi ilan eden yerliler,takıma gelen yabancı oyuncuları dışladı,asla takım havasının oluşmasına izin vermediler.Peki bu hakkı kendilerinde nasıl olurda görebilirlerdi?Tabi burda devreye aciz yönetim hataları giriyor.Takım içinde yaşanan kutuplaşmaları görmemeleri imkansızdı.Ama onlar bile bile hiç bir şey yokmuş gibi davranmaya devam ettiler.Yerli oyuncuların,yabancıları ezmesine müsade ettiler.Bir kez bir takım ne kadar kaliteli oyunculardan oluşsa da mühim olan takım olabilmektir.Ama kutuplaşmaların hakim olduğu bir yerde takım olunması imkansızdır.Peki biz bunu nerden biliyoruz?Sonuçta bu adamlarla aynı ortamda bulunmuyoruz,beraber yaşamıyoruz.Ama ne var ki bunları görmek için bu insanlarla yaşamaya gerek yok.Her mağlubiyet sonrası,medyada suç yabancı oyunculara ve teknik direktörlere kesildi.Hakan Şükür,Bülent Korkmaz ve Hakan Ünsal gibi eski yerliler,sürekli,yabancı oyuncuları ve teknik direktörleri hedef gösterdi.Bu adamlar daha düne kadar,takımın içinde olan insanlardı.Düşünsenize onların bu görüşte olmasıyla şu anki yerlilerin aynı görüşte olması,mümkün değilmidir?Tabiiki mümkündür.Lincoln,Elano,Keita,Jo,Dos Santos ilk aklıma gelen isimler.Bu adamlar futbolcu kalitesi olarak,yerlilerin alayına on basarlar.Ama takımdaşlık ruhu olmayan bir takımda başarılı olmaları mümkün değildi.Hatırlayın Skibbe'nin Lincoln'ü kaptan yaptığı Herta Berlin maçında,Lincoln'ün muhteşem performansını,adam ortalığın tozunu atmıştı o dönemde.Takım sürekli kazanırken,biz mutluyken,mutlu olmayan insanlar vardı.Kimdi onlar?Başta Arda,Ayhan,Sabri olmak üzere,bütün yerliler bu durumdan şikayetçiydi.Neymiş efendim Lincoln nasıl kaptan olurmuş,e adam kaptan oldu ama hakkını vermedimi?Arda efendi kaptan oldu da ne oldu?Ha söylüyorum ne oldu.Ulan koskoca Galatasaray'ı babanızın malıymış gibi sahiplendiniz.Herkesi dışladınız,bu takımın bu hale gelmesine yol açtınız.Yönetimde buna izin verdi.Kaç tane teknik direktör gitti,sorunu hep onlarda sandınız.Ama biz ne dedik,aylardır götümüzü yırttık biz burda,sorun teknik direktörlerde değil sizde diye.Ama siz anlamadınız,ya da anladınız da işinize gelmedi.Yollaya yollaya hoca kalmadı,sonunda fatura size kesildi,sizde gittiniz ama takımında anasını sikerek gittiniz.Milyonlarca Galatasaray taraftarı sizi asla affetmeyecek.

Artık olan oldu,takımda futbolcu yok,teknik direktör yok,yönetim zaten yoktu,hiç bir zaman olmadı.Bundan sonra olabilecek en kötü şey küme düşmektir.Dua edelimde Buca,Kasımpaşa,seri galibiyetler almasın,yoksa vay halimize.Olmaz olmaz dememek lazım,Galatasaray bu şerefsizlerle sahaya çıktığı sürece her maç yenilir.En azından kalan maçlarda,formanın değerini bilecek,kanının son damlasına kadar savaşacak,gençlere şans verilsin,ulan zaten her maç yeniliyoruz,hiç değilse o çocuklarla yenilelim,ne değişecek?Hem bu durumda taraftar eminim takım şampiyonluk mücadelesi veriyormuş gibi destek verecek.Yapılan onca hatanın üstüne,bir doğru yapında,sürün şu gençleri sahaya.Allahınız varsa,bu şerefsizleri oynatmayın artık,hiçbirinin yüzünü dahi görmek istemiyorum...

4 Nisan 2011 Pazartesi

Kahır Mektubu

Galatasaray'ıma  olmadı isyanım,olmazda.Benim isyanım o kutsal formanın hakkını veremeyen adi şerefsizleredir.Hiç bir zaman Galatasaray futbolcusuna hakarette bulunmadım,ama yeter artık.Siktirin olun gidin,giymeyin o kutsal formayı.5 para etmez anadolu takımlarının bile taşak geçtiği takım haline geldik,önüne gelen yeniyor,yeter artık kahrettiğiniz.Haram olsun aldığınız o paralar,burnunuzdan gelsin.Asgari ücretle bu takımın peşinden giden onca garibanın ahı tutsun lan hepinizi.Cidden yeter artık,paf takımla çıkalım sahaya.Hiç değilse o gencecik çocuklar armanın değerini bilirler.Hem ne kaybederizki zaten yeniliyoruz,rezil kepaze olduğumuz yeter artık.Hayata küstüm lan sizin yüzünüzden,sinirlerim harap oldu.Allah topunuzun belasını versin...

17 Mart 2011 Perşembe

Sinsi Ve Kurnaz

Aykut Kocaman,ilk yarıda kadıköyde 0-0 sonuçlanan maçtaki,Sabri-Niang-Dia üçlüsünün dahil olduğu pozisyonun penaltı olduğunu iddia etmiş ve futbolcularını motive etmek içinde,o pozisyonun fotosunu duvarlara asmış.
Şimdi o pozisyonu tekrar izlediğimde,esas faula maruz kalınan oyuncunun Sabri olduğunu gördüm.Aklı başında  ,fanatiklik beynini kemirmemiş insanlarda dikkatlice izlediklerinde benim haklı olduğumu görürler.Sabri Dia'dan evvel topa hamle yapmak isterken,Niang'ın ittirmesi sonucu,Dia'nın tepesine çıkıyor.Fotoyo sadece bu şekilde bakıldığında penaltı olduğu düşünülebilir ama  durum öyle değil.
Aykut Kocaman,1996 yılında Trabzon'da aldıkları galibiyetten sonra yaptığı açıklamalarla,milletin gönlünde taht kurmuştu.Ama o asla göründüğü gibi efendi biri değil.Fenerliler çok sevse de ,Aykut Kocaman'ı Ali Şen'e sormaları yeterli.O dönemde takımda Sakaryalılar grubunun başını çekiyordu.Kankası Oğuz'la birlikte takımın sahibi gibiydi.Onların yaptıklarını belki hiç bir fenerli göremedi ama Ali şen gördü.Düşünsenize o kadar iyi bi insan bu şahıs,neden şampiyon oldukları sene Ali Şen tarafından sepetlendi?Üstelik şampiyonlukta o kadar katkısı varken.Ateş olmayan yerden duman çıkmaz demiş atalarımız,Ali Şen sadece kişisel nefretinden dolayı göndermedi onu.

Aslında Aykut Kocaman'ın nasıl sinsi ve kurnaz birisi olduğunu görmek için çok eskilere gitmemek lazım.Daha geçen sene Daum'un kuyusunu açık bir şekilde kazan o değilmiydi?.Acaba Trabzon maçında kaçan onca pozisyondan biri gol olsa şu an burada olacakmıydı?Kendisi istediği adamları getirdi,geçen sene Daum devre arasında forvet,solbek,orta saha istemesine rağmen hiç bir oyuncu transfer edilmedi.O çok efendi olduğu iddia edilen Aykut gerek yok dedi transfere.Daum ona rağmen,tüm zor koşullarda müthiş bir seri elde etti,adam kılpayı kaçırdı şampiyonluğu.Bence Daum Aykut'tan 10 kere daha iyi teknik direktör ve adamdır.

Bu senede doludizgin giden Trabzon'un futbolunu takdir edeceğine,Trabzon'a verilen penaltılar incelenmeli diyerek,gündem değiştirdi.Kadıköyde,ev sahibi teknik direktör olmasına rağmen,Şenol Güneş'in yanına gitmeyerek adamlığını gösterdi.Şenol Hoca yanına gelip tokalaşırken ki surat hali,ruh halini tam anlamıyla yansıtıyor.Futbolculuk döneminde de sevmezdim,hocalık döneminde de sevmiyorum.Beni esas sinir eden bu adamın bu kadar efendi gösterilmesi.Aslantepede fenerlilere tepki gösterilecekse en başta bu sinsi herife gösterilmeli.Ulan maçın net favorisisin,bizden daha iyi oynuyosun,böyle ufak hesaplara neden ihtiyaç duyarsınki?,kalkmış 5 ay evvel oynanan maçın pozisyonunu durduk yere gündeme getiriyosun?Ah ulan sizi şöyle evire çevire yenmek var,o iğrenç hesaplarınızı ters çevirip bir yerlerinize monte etmek var.Şu futbolcular bizim istediğimizin çeyreğini istese yerle bir eder bunları.Berbat geçen sezona ufak bir teselli adına yenin şu feneri allah aşkına...

16 Mart 2011 Çarşamba

Şereftir Seni Sevmek


-''Manyakmısın oğlum sen,bu maçın neyini izliyeceksin?
-''Taa İstanbullara gidip Fenerin fark atmasını mı izleyeceksin?
-''Ne iddianız varda gidiyosun?
-''Yemişsin sen kafayı?

Galatasaray-Fenerbahçe maçına gideceğimi söylediğimde çevremdeki insanların verdiği tepkilerdir,yukarıda yazılanlar.Doğru ya benim ne sıkıntım varda gidiyorum bu maça?Manisa nere İstanbul nere.Harcadığın para bir yerde,çekeceğin yorgunluk bir yerde.Üstüne bir de gelmesi oldukça muhtemel olan mağlubiyetin sancısı da var.Yani akıl karı değil!!!

Eğer ben Galatasaray'ı sadece başarısı için sevmiş olsaydım,bu takıma sadece iyi günde sahip çıksaydım,destekleseydim.Bir çeşit ego tatmini aracı olarak görseydim Galatasaray'ı,Bu maça asla gitmezdim ve yukarıda yazdığım düşüncede olurdum.Ama ben öyle bir GALATASARAY'lı değilim.GALATASARAY'lılık damarlarma kadar işlemiş,canımdan bir parçadır GALATASARAY,günün her saatinde en az 2-3 kez aklıma gelir GALATASARAY,hemen herşeyi GALATASARAY'a göre ayarlarım,kendimi bildim bileli GALATASARAY aşığıyım.Hiç bir zaman azalmadı,aksine daha da arttı bu sevgi.Ha birçok insan anlamaz bu duyguyu,anlam veremez,saçma gelir.Öyle düşünen insanlara da saygım var.Kimse kimseyi bütünüyle anlamak zorunda değil,açıkcası bu halimin insanlara tuhaf gelmesi de umurumda değil.Ben böyleydim,böyleyim ve hep böyle kalacağım.Ömrümün sonuna dek GALATASARAY'ın peşinden gideceğim.

Türkiye'de taraftar profili başarıya endeksli.Benim gibileri kesinlikle azınlıkta kalır.Kimsenin taraftarlıklarını sorgulamak haddime değil,yanlış anlaşılmasın ama benim kriterlerime göre,taraftarlık,gönül verdiği takımın her zaman yanında olmasından geçer.Nasıl ki başarılar geldiğinde,seviniliyorsa ve takıma destek olunuyorsa,başarısızlıkta da takımının yanında olmalı,hatta daha fazla sahiplenmeli.

Galatasaray çok kötü dönemden geçiyor.30 yaşına merdiven dayamış biri olarak,Galatasaray'ın bu kadar berbat durumlara düştüğünü hatırlamıyorum.Ama şu varki bu dönemde daha çok bağlandım Galatasaray'a,Çünkü bu takım bana hayatımda belki de bir daha yaşayamacağım sevinçleri yaşattı bana.Bunca zaman beni mutlu etti.Yaşadığım bu mutlulukların elbet bedeli olmalı.Ve şu an o bedeli ödüyoruz belkide.Hepimizin öyle ya da böyle Galatasaray'a vefa borcu var.Esas şimdi Galatasaray'a daha fazla destek olunmalı,her zamankinden daha çok sevilmeli Galatasaray,her zamankinden daha çok desteklenmeli.Eğer tepki verilecekse Galatasaray'ı bu hale getirenlere verilmeli.Yönetimine,teknik direktörüne,futbolcusuna (maç esnasında olmamak şartıyla) tepki verilmeli.Yani şahıslara verilmeli.Galatasaray'a tepki olmaz,olmamalı!!!Tribünler boş kalmamalı.Hele Fenerbahçe ile oynanacak maçta asla boş olmamalı tribünler.

Cuma günü büyük bir heyecan ve umutla yerimi alacağım Aslantepe'de.Bütün benliğimle Galatasaray'ın yanında olacağım.Ona olan sevgimi haykıracağım saaatlerce.Sonunda mağlubiyet dahi olsa asla pişman olmayacağım.

13 Mart 2011 Pazar

Aynı Nakarat


Stancu çıkar Barış girer,sahanın en iyisi Pino çıkar,aylardır piyasada gözükmeyen kayıp kaptan Arda girer,Çağlar Birinci çıkar,Mustafa Sarp girer,Hakan Balta sol beke geçer,Loric Cana defansın göbeğine geçer,2 senedir ömrümüzü çürüten BAM üçlüsü yine sahneye çıkar ve yeniliriz.Bugün oynanan maçın özeti budur,fazla söze gerek yok.

Bazen


Bazen ...

Nefes almak değildir , yaşamak...

Onunla gülüp, Onunla ağlamaktır...

Sarı -Kırmızı olmaktır , her an Onu solurcasına...

*
Bazen ...
Özgürlük , çimlerde koşmak değildir...
Sevdası uğruna prangaya vurulmaktır...
Hep Ona tutuklu kalmışcasına...

*
Bazen ...
Başarı ... Para , Kupa kazanmak değildir...
İnsanların yüreğine dağlanmaktır ...
Damarında, kanında yaşarcasına ...
*
Bazen ...
İmparatorluk , ülkeleri ele geçirmek değildir...
Bir Meşin yuvarlakla , Yürekleri fethetmektir...
Sınır tanımadan hüküm kurmaktır, Milyonlarcasına...
*
Bazen...
ASLAN , bir hayvan değildir...
Bir Simge, bir Semboldür... Tarifsiz güçtür ...
Ruhundaki asalete yazılmışcasına...
*
Bazen ...
Cehennem....Öbür dünya değildir...
Taraftarla coşmuş, SAMİYEN'dir ...
Alev alev yanarcasına...
*
Bazen ...
İmkansız ...Olmaz değildir...
7 kişi 7 Sıfır yenmek , Ağları delmek , Şampiyonluktur Milenyumda ...
Hayalleri gerçek yapmaktır...Sahaya her çıktığında...
*
Bazen ...
KRAL olmak , taç giymek değildir...
Soyunu sevgiden, unvanı halktan almaktır...
Her doğan bebenin METİN olmasıdır...
Kuşaktan kuşağa akarcasına...
*
Bazen ...
VEFA...Semt adı değildir..
14 yıl kan kusup, ölümüne arkasında durmaktır...
Her şartta, yıkılmaz bir duvarcasına...
*
Bazen ...
Tarih, tozlu bir sayfa değildir...
Gerçektir , yaşamdır...1905'te doğup Ciltlere sığmamaktır...
Destanların değişmez yazarı olurcasına...
*
Bazen ...
GÜÇ, bir sıfat değildir...
Evsiz barksız , beş parasız ,en zorda, tüm dünyayı ayağa kaldırmaktır...
Üstünde sade bir parçalı formayla, kolaycasına...
*
Bazen ...
Cesaret, Korkuyu yenmek değildir...
Onbinlerce rakibin arasından geçip, kalesine Bayrağı dikmektir...
Tek başına...Kimse yokmuşcasına...
*
Bazen ...
Sevgi...Anne, Baba, Eş, dost değildir...
Onlardan ötedir...Tutkudur Renklere, Armaya ...
Ayrılmaz parçanmışcasına...
*
Bazen ...
Hayat her şey değildir...
GALATASARAY’lı olup GALATASARAY’lı gibi yaşamaktır
Doğumdan ölüme
Kalbin her çarptığında...

Cimbombom diye

Atarcasına...

7 Mart 2011 Pazartesi

Gençlerbirliği 2 - Fenerbahçe 4

İlk yarı işler kötü giderken,Trabzon'a verilen penaltılar incelenmeli demişti Aykut Kocaman.Fenerbahçeli taraftarların,beyefendiliğiyle gurur duyduğu,ilk yarı istifasını isterken,işler iyi gitmeye başladığında baş tacı ettiği Aykut Kocaman,bugün attıkları ilk goldeki bariz ofsaytın ve Niang'ın uçarak kazandırdığı penaltınında incelenmesini istermi acaba?Aslında mesele Aykut Kocaman,Sadri Şener,Yıldırım Demirören,Adnan Polat,Aziz Yıldırım vs... değil.Bizim ülke de bu işler böyle yürüyor.Rakibinin lehine,kendisinin aleyhine verilen her karardan sonra,insanlar ortalığı yangın yerine çevirmeye alışmış.Ama her ne hikmetse kendi lehine verileln hatalı kararlardan sonra hiç bişey olmamış gibi hareket edilmesi,adiliktir,yavşaklıktır.Tekrar ediyorum,bunu sadece Aykut Kocaman'a söylemiyorum,Ülkedeki tüm spor adamlarına.Ulan biriside çıksın desin ki bizim bugün kazanmamızda hakem hatalarının etkisi de vardı.O zaman helal olsun diyeceğim.Adam gibi adam olduğu her fırsatta dile getirilen Ertuğrul Sağlam,Galatasaray'a attıkları ilk golün nizami olmadığını söylemedi misal.Söylese adamlığı tescil olurdu.Bakalım beyefendiliğiyle tanınan,ya da beyefendi olduğu iddia edilen Aykut Kocaman maçtan sonra ne diyecek,çok merak ediyorum.

6 Mart 2011 Pazar

Beşiktaş 1 - Trabzon 2

Trabzon deplasmanlarda son dakika da gülme geleneğini bu akşamda devam ettirdi.Bu takım üzerindeki panik havasını atmaya başladığında,şampiyonluk şansı artar.Bu akşam çok kritik galibiyet aldılar.Özellikle Burak süper bir performans ortaya koydu.Trabzon bu sene şampiyon olursa Onur ile birlikte en büyük pay Burak'a ait olacak.Maçın ilk yarısında burnunun kanadığı pozisyonda Beşiktaş tribünlerinin küfürlerine maruz kalan Burak'ın bu akşam gol atmasını çok istemiştim.Galibiyet golünü onun atması güzel bir cevap oldu,Beşiktaş'ın çarşı pazarına.

İkinci yarının başında Beşiktaş'ın hemen her maçının zevkli geçeceğini söylemiştim.Şu zamana dek Ankaragücü ve Antalya maçı haricindeki maçları çok zevkli geçti.Bu maçta öyleydi.Shuster şartlar ne olursa olsun hücumu düşünen bir hoca,aklında fikrinde hücum futbolu var.Bu akşam Quaresma olsaydı daha farklı olabilirdi.Çünkü Quaresma bu takımın en önemli hücum silahı.Onun olmadığı her maçta Beşiktaş'ın hücum fonksiyonları en aza indi.Bu maçta da rakip uzun süre 10 kişi olmasına ve 1-0 öne geçmelerine rağmen yenildiler.Bu defans hattıyla işleri zor.Bu halleriyle Gaziantep'e dünya pozisyon verirler ve kupadan da elenirler...

0-0

Aslında 0-0 son 2 maçın skoru değil sadece.Koca bir sezonun sonucu.0'a 0,elde var 0.İşin taktik-teknik zırvalıklarını bir kenara bırakalı epey oldu.Bu takımın bir kere kendine güveni gitmiş.Önceden Galatasaray berbat oynadığı maçlarda bile bir şekilde golü bulur,korumasını bilirdi.Çok kötü oynayarak kazandığımız bir sürü maç vardır.Bu sadece Galatasaray için değil,diğer büyük takımlar içinde söz konusu.Ama artık biz bırakın kötü oynadığımız maçı,ortalamanın üstünde oynadığımız maçları bile kazanamıyoruz.Dün akşam Galatasaray bana kalırsa TT Arena'da kazandığımız Buca ve Sivas maçlarından daha iyi oynadı.Ama özgüven sorunu futbolcuları esir almış durumda.Kolaylıkla atılacak goller bile,aşırı stresten ve panikten atılamıyor.Söylenecek çok şey var aslında.Zor zamanlar yaşıyoruz ve yaşayacağız da bu sezon bitene kadar.Hatta bu yönetim ve zihniyet olduğu müddetçe seneye de yaşayacağız.Ama bu takım başarısız da olsa,yerin dibine de girse,yalnız yürümeyi haketmiyor.Her ne şartta olursa olsun,Galatasaray'ı asla yalnız bırakmamak gerek.Takımla beraber taraftarda büyük bir sınavdan geçiyor bana göre.Türkiye de hiç bir taraftarın yaşayamadığı sevinçleri yaşamış,başarıya alışmış taraftarın,takımının bu zor günlerinde yanında olup olmayacağını göreceğiz.Ben bu takım 3. lige dahi düşse peşinden giderim.Yaşadığım sürece Galatasaray'dan asla vazgeçmeyeceğim.İllaki futbolcuya kızacağım,yönetime kızacağım,gün gelecek isyan edeceğim,yeter artık diyeceğim,ama her zaman bu takımın yanında olacağım.Galatasaray'ı gerçekten sevenlerin de bu şekilde davranması gerek,bu takım sürekli sahip çıkıldığı sürece dirilecektir,böyle 50 bin kişilik stadda 5 bin  kişiyle değil...

4 Mart 2011 Cuma

Kayseri 1 Manisa 2

Manisa ters takım.Bunu bu sene birçok defa ispatladı.Üstlerine gelen,sürekli golü düşünen,defans güvenliğini ikinci plana atan tüm takımlara,ters geldiler.Kayseri ligin iyi takımı.Oynadıkları futbolla birçok futbolseverin takdirini kazandılar.Bu akşam da güzel oynadılar bana kalırsa.Birçok gol pozisyonundan yararlanamadılar.Sahaya birçok eksikle çıkan Manisa,her zamanki gibi,sağlam defans,kontrataklarla sonuca gitme hedefindeydi.Kayseri'nin ilk dakikalardaki müthiş baskısını atlattıktan sonra,dengeyi sağladılar ve İvanski'nin güzel frikiğiyle golü buldular.Bu dakikadan sonra maç hep Kayseri'nin hakimiyetinde gitti,zaman zaman oyunun temposu düşse de,Kayseri hep golü düşündü.Ama ne direkleri geçebildiler ne de İlker Avcıbay'ı.Son dakika da gelen Kahe'nin golüyle Manisa galibiyetini perçinledi.Zalayeta'nın golü sadece 1 dakikalık bir heves verdi Kayseri'ye o da sonucu değiştirmedi ve Manisa bu kadar eksikle çıktığı bu zorlu maçta önemli bir galibiyet aldı.Bu arada Kayseri'nin  mağlubiyetinde hakem hatalarının da etkisi vardı.Maç 0-1 ken Önder Turacı'nın nizami golünü ofsayt gerekçesiyle iptal etti.Kahe'nin attığı ikinci gol öncesinde de hem Serdar Kesimal'a faul vardı hem de ofsayttı.Bunlar önemli hatalar.

Bu mağlubiyet Kayseri'nin hedeflerine önemli bir darbe vurdu ama Şota'nın daha ilk senesinde böylesine efektif futbol oynatması çok önemli.Kesinlikle onla devam edilmeli.Ben Kayseri yönetiminin yerinde olsam ne yapar eder onu uzun yıllar takımda tutarım.İnanıyorumki Şota'lı Kayseri önümüzdeki yıllara damgasını vuracaktır.

3 Mart 2011 Perşembe

Hesap Kankaya Kaldı

Kupaya vedanın bir bedeli olmalıydı.Ve bu bedelde,taraftarın ciddi anlamda hoşlanmadığı Adnan Sezgin'e ödetildi.Gerçi Adnan Polat'ın dediğine göre kendisi istifa etmiş.ama bana inandırıcı gelmedi.Ne de olsa kankası,ben gönderdim demesi olmazdı.
Son yıllardaki her başarısızlıktan sonra kopan kelleler bu takımı düzeltmedi.Gerçi kopan kelleler,genelde futbolcu ve hocalara aitti.Bu sefer bi değişiklik oldu ve süper profesyonel idari menajer!!! Adnan Sezgin'in kellesi koptu.Hayırlara vesile olsun demek isterdim ama çok şey farkedeceğini sanmıyorum.Ben yönetimin istifa etmesini beklerdim ve vizyon sahibi bir yönetime kavuşmamızı isterdim.Ama böyle bir vizyonsa sahip olacak insanların oluşturacağı bir yönetim olurmu,o da muamma.
Martın 20 nde Fenerbahçe ile maçımız var.Şu şartlarda onlara diş geçirmemiz zor.Onlara yenilirsek,birilerinin daha kellesi kopar bu sefer piyango Hagi'ye vurur,sonra genel kurul olur Adnan Polat'ta gider.

2 Mart 2011 Çarşamba

Olmuyor

Kapasitemiz bu kadar.İnanın bundan iyisini oynayamazdık,bu takımla.Gaziantep sadece skoru korumaya çalıştı,özellikle ilk yarının büyük bir kısmında topun sahibi oldular.Ama hücumu düşünmediklerinden pozisyon üretemediler.Çok fazla hücum yapmamıza rağmen gollük pozisyonlar bulduk.Benim saydığım 5 net pozisyonumuz var,ama olmadı.Kazanamadık,ortalamanın üstünde oynadık ama olmadı.Bu maçı kazanmayı en çok isteyen adam Milan Baroş'tu.Yırtındı durdu 90 dakika,asla pes etmedi.Sökülen korner direğini koşarak yerine dikmesi görülmeye değerdi.Bu adamdaki hırsa bayılıyorum.Keşke kazansaydık,en çok Milan Baroş adına sevinecektim,olmadı.Bu sene hiç olmadı zaten,olmayacak ta.Hedefsiz kaldık.Önümüzdeki seneye Avrupa yok,zaten bu sene de yoktu,seneye de olmayacak.Böyle gitmez,bir çare bulunmalı.Savaş başlamalı,savaş.Galatasaray'ın itibarını yerine getirecek,savaşan insanlar lazım.Bir kere tıpkı Milan Baroş gibi savaşan yıldız lazım,her şartta takımını destekleyecek,daha maç bitmeden,maçın içinde futbolcusunu yuhalamayacak taraftar lazım,taraftarı müşteri gibi görmeyen,tabiiri caizse her fırsatta taraftarını sikmeye çalışmayan bir yönetim lazım,Galatasaray'a sahip çıkacak,elin maskarası olmayacak,5 para etmez ibnelere kul köle olmayacak yönetim lazım.Galatasaray'a Galatasaray adına yakışan insanlar lazım.

Galatasaray-Gaziantep / Maç Öncesi

Tarihimizde hiç bir zaman,Türkiye Kupası çeyrek finali bu kadar önemli olmamıştı.Berbat geçen sezonda tek dayanağımız kupa kaldı.Hem Avrupa Kupalarına gidebilmek adına hem de yerin dibine giren itibarımızı bir nebze olsun kurtarmak adına,bu maçı kazanmalıyız.

Açıkcası kuralar çekildiğin de Gaziantep'in çıkmasına üzülmüştüm.En azından takım sonraki haftalarda belki toparlanır umuduyla,daha basit bir kura bekliyordum.Gerçi şu halimizle Buca,Gençlerbirliği,İbb hatta Antep Belediye bile bizi eleyebilirdi.Ama Beşiktaş'la birlikte Gaziantep en ciddi rakiplerdi ve biz Gaziantep'le eşleştik.İlk maçta iyi oynamamamıza rağmen bir ara 2-1 öne geçtik.Bu deplasmanda alınacak çok güzel bir sonuçtu.Ama tıpkı son İbb maçında olduğu gibi üst üste goller yiyerek bu önemli avantajı kaybettik.En azından 2-2 bitirmeliydik.Şimdi normalde deplasmanda,3-2 yenilmek çok kötü değil,hatta avantaj bile sayılabilir.Ama bu durum rakibe göre değişiyor.Gaziantep hali hazırda iyi olan kadrosunu,devre arasında isabetli transferle güçlendirdi.Ve ligin şuan da Fener ile birlikte en formda takımı.Şimdi bu takıma karşı mutlak galibiyet parolasıyla başlayıp,defansı riske ederek hücum düşünürsek,Bursa'nın durumuna düşmemiz yüksek ihtimal.Popov,Wagner,Olcan gibi kontratak futboluna yatkın isimlerin,zaten sene başından beri kırık dökük olan defans hattımızı perişan etme ihtimalleri bir hayli fazla.Bir de devre arasında yönetimin iş bilmezliğinden dolayı,elden kaçan Cenk Tosun faktörünü de eklersek,sıkıntılı bir gecenin bizi beklediğini rahatlıkla söyleyebilirim.Gaziantep hücumsal anlamda etkili bir takım.Defansları ise sezon başından beri çok iyi.Doğru dürüst hücum aklına sahip olmayan takımımızın,maçı kazanması mantık çerçevesin de mümkün gözükmüyor.

Tabii futbol da her şey mantık dahilinde gelişmiyor.Her zaman favori olan kazanmıyor.Galatasaray adının olduğu yerde her zaman umut vardır.Futbolcuların yapması gereken,Galatasaray'da oynadıklarını idrak edip ve Galatasaray isminin gücünü arkasına alıp,bıkmadan usanmadan mücadele etmek.Taraftara mücadelelerini gösterirlerse,arkalarında müthiş bir destek olur ve sonucunda tur gelir.Buna inanıyorum.Ama iş onlarda bitiyor.Ayrıca böylesine formda bir rakibi elemekte,futbolcuların özgüvenini yerine getirir ve bu durum da gelecek maçlara olumlu yansır.Uzun lafın kısası galibiyetten başka seçeneğimiz olmayan bu akşam da,kazanmamız dileğiyle.Başarılar Galatasaray...

Bloguma Dokunma

Ne biçim bir memlekette yaşıyoruz,anlayamıyorum.Gün geçmesin,ota boka yasak çıksın.Bir kaç Blogger illegal yollardan maç yayını yaptı diye,milyonlarca Blogger'ın hakkı gasp ediliyor.Kardeşim sen yayını yapanı cezalandırsana,ne derdin var,paşa paşa yorumlarını yapan insanlarla.Bu kadar aptalca bir karar olabilirmi.Hiç bir karşılık beklemeden,duygularını,düşüncelerini,beğenilerini vs... birçok şeyi paylaşmak mı insanların suçu.Bir an önce bu salak saçma karardan vazgeçilmeli,kim yayın yapıyorsa onlar cezalandırılmalı,biz değil...

27 Şubat 2011 Pazar

Hesap Kesmeye Ön Hazırlık

Adnan Polat,bu sabah futbolcuları,apar topar kulüp binasına çağırmış.Avrupa kupalarına katılmanın,tek yolun Türkiye Kupasından geçtiğini belirterek,onlardan bu maçı mutlaka kazanmalarını istemiş.Aksi halde faturayı onlara keseceğini belirtmiş.

Şimdi bu haraketi olumlu,olumsuz bulanlar olacaktır.Senelerdir yapılan onca hatadan sonra,takımın düştüğü durum ortada.Allahınızı seviyosanız söyleyin,bu takım böyle Azizvari davranışlarla mı düzelir?Bu takımın bu duruma düşmesinde baş sorumlu olanlar,yine, faturayı futbolculara ve teknik heyete kesme peşinde.Bıkmadan usanmadan,bir sürü futbolcu ve hoca kurban edildi.Kardeşim hata sizde işte,futbolu yönetemiyorsunuz.İdari yönetim,maddi kazanç falan hikaye.Eğerki bunlar sportif başarıya sebep veriyorsa işe yarar.Sen istediğin kadar mali durumu düzelt,bilmem kaç Uefa kriterlerini yerine getir,sportif başarı gelmedikten sonra hepsi palavra.Artık Türkiye'de futbol eskisi gibi değil.Anadolu takımları çatır çatır büyüyor.Şampiyon bile çıktı,hala göremiyorsunuz.Çağdışı kalma tekniklerle koskoca Galatasaray yönetilemez artık.Adamlar zaten futbol oyanamaktan aciz,bir de sen gidiyorsun iyice baskı altına alıyorsun.Yarım akılları da senin sayende yok olup gidecek.Ligin en formda takımıyla oynayacaksın.Oluşmasına senin neden olduğun bu takımın,o takım karşısında hiç şansı yok.Valla değil futbolcuları izin gününde kulübe getirip gözdağı vermek,ölümle de tehdit etsen olmaz Adnan Polat.Sen önce yukarıdaki fotodaki ekürinle birlikte öde şu hesabı.Ödeyinde kurtulsun artık Galatasaray...

Trabzon 3 - Kayseri 3 / Müthiş Maç

Sadri Şener,Volkan Babacan'ın Fenerbahçe maçındaki hatasından gelen gole gönderme de bulunurak,umarım aynı hatayı bizim maçta da yaparlar demişti.Dilediği oldu ve Trabzon maça Süleymanu'nun hatasından gelen golle,önde başladı.Ama Trabzon bu golü koruyamadı.Fenerbahçe o maçta Kayseri'nin oyuna ortak olmasına engel oldu,skoru korudu.Benim hatırladığım skor 1-0 iken tek bir pozisyon haricinde,pozisyon vermemişti Kayseri'ye.

Selçuğun olmaması Trabzon adına büyük kayıptı.Collman maalesef eskisi gibi formda değil.Ceyhun'la beraber etkisiz kaldılar.Bu durum topun Kayseri'de kalmasını sağladı.Oyunun geneline baktığımızda Kayseri daha iyi oynadı diyebiliriz.Onlarda ligin iyi takımlarından.Devre arasında yaptıkları yabancı transferlerinden sonra epey güçlendiler.Amrabat inanılmaz oynuyor.Ziani kendini bulmuş gibi görünüyor.Kujoviç etkili bir forvet.Bu adamların takıma etkisi çok büyük.Kayseri,Şota gibi değeri asla kaybetmemeli.Daha ilk senesinde böylesine yarışmacı bir takım yaratması,gelecek adına umut veriyor.

Trabzon'un bu gergin haliyle liderliği fazla sürdürümeyeceği ortadaydı.İlk yarıdaki görüntülerini maçın çok az bölümüne yansıtabiliyorlar.Eğer ki o tempoyu daha uzun süreye yayabilirlerse yarışta sonuna kadar kalırlar.Açıkcası Trabzon'un şampiyopn olmasını çok istiyorum.Ama görünen köy kılavuz istemiyor.Fenerbahçe inanılmaz bir çıkış yakaladı.İçeride dışarıda kazanıyorlar.Skoru bulduktan sonra korumasını iyi biliyorlar.Ne yazık ki sonunda gülen taraf onlar olacak gibi.Umarım yanılan ben olurum...

26 Şubat 2011 Cumartesi

Gidin Artık

Galatasaray'ıma,Armaya canım feda.Yensin,yenilsin farketmez,sevgim azalmaz,aksine her geçen gün daha büyür.Üstelik benim bu sevgiden hiç bir menfaatim yok,insan sevdiği kadından bile fedakarlık bekler,ilgi bekler,sevgi bekler.Ben Galatasaray'ımdan hiç bir şey beklemedim.Senelerdir karşılıksız sevdim,yendi sevdim,yenildi daha çok sevdim.Benim isyanım Galatasaray'a olamaz,benim isyanım,bu yüce takımın bünyesinde bulunan ruhzuslara,paragözlere ve arma sevgisinin yakınından geçmeyenlere.Taraftarı müşteri gibi gören,her başarısızlıkta suçu futbolculara ve teknik direktöre bağlayan,her geçen gün koskoca Galatasaray'ı taşakoğlanına çeviren yönetimedir isyanım.Allahınızı seviyosanız gidin artık bu klüpten,birazcık haysiyetiniz,gururunuz varsa bırakın gidin.Yine suçu futbolculara keseceksiniz,Hagi'ye keseceksiniz.Ulan Skibbe suçlu,Rijkaard suçlu,Gerets suçlu,Lincoln suçlu,Elano suçlu,Jo suçlu,Dos Santos suçlu,Keita suçlu da siz mi masumsunuz?Kaç yıldır başarısızlığın faturasını bu adamlara ödettiniz de,ne değişti?Şimdi başarılımıyız?Her geçen gün daha da dibe vuruyoruz.Bir kez de şu hesabı siz ödeyin be!!!

25 Şubat 2011 Cuma

Buca 0 - Bursa 2

Bursa adına şampiyonluk yolunda önemli bir maçtı.Son 2 haftada kaybedilen 5 puandan sonra,kaybedilecek puanların telafisi iyice zorlaşacaktı.Maça bu bilinçle başladılar.İyide başladılar.İlk 10 dakika rakip kalede baskı kurdular.Ne var ki sonuç çıkmayınca,ilerleyen dakikalarda Buca'nın da maça ortak olmasıyla,maç orta saha mücadelesine döndü.Her 2 takımda buldukları pozisyonları değerlendiremeyince ilk yarı golsüz sonuçlandı.

2.yarıya golle başladı Bursa.Her zaman en büyük silahları olan duran toptan geldi gol.Bu dakikadan sonra işler Bursa'nın istediği gibi gitti,Buca kısıtlı hücum hattıyla zaman zaman pozisyonlara girse de başarılı olamadı.Kenny Miller'ın usta işi golüyle de Bursa şampiyonluk yarışında önemli bir galibiyete ulaştı.

Bu arada maç 1-0 Bursa lehine devam ederken,Ertuğrul Sağlam'ın Ergiç-İnsua değişikliği enteresandı.Ertuğrul Sağlam'dan daha önceleri bu tür hamleler görmemiştim.O değişiklikten sonra maç 2-0 gitsede,belli bir süre orta sahayı Buca'ya verdikleri de bir gerçek.Bu bölümde gol yeselerdi,epey bir eleştri alırdı.Ama kazanan haklıdır her zaman.

İnsanmısın Lan Sen ?!?!

Bilica gece yarısı,kırmızı ışıkta duran,motorsikletli kuryeye arkadan çarpıp,sonrada kaçmış.Mobese'lerde ki görüntülerde açık bir şekilde görülüyor.Şimdi bir insan kaza yapabilir.İçmiştir,morali bozuktur ya da dalgındır vs...Bütün bunlar anlaşılır.Ama anlayamadığım,bir insan kazaya sebebiyet verdikten sonra,mağdur olan insanı yüzüstü bırakıp nasıl kaçabilir.Bu ne insanlığa sığar,ne de vicdana..Gerçi bunu yapan Bilica olunca çok şaşırmamak lazım.Türkiye'ye geldiğinden beri,yapmadığı pislik kalmayan,karaktersizliği sıfatına yansımış bu yavşaktan beklenmeyecek bir şey değil .

Şimdi buna benzer bir olaya bizim futbolcumuz karışsaydı neler olurdu?Hayal edebiliyormusunuz?Hele Arda karışsaydı,bırakın kaçmayı,sadece kazaya sebebiyet vermesi bile idam edilmesine sebepti!.Ama bu yavşağın haberi doğru dürüst yayınlanmıyor bile.Ne diyeyim,inşallah cezasını bulur bu insanlıktan çıkmış hayvanoğlu
hayvan ve tez zamanda ülkeyi terkeder...

22 Şubat 2011 Salı

Nefret Unsuru / Lugano

Bazı futbolcular vardır,gönül verdiğin takımda oynasa baş tacı edeceğin,rakip takımda oynasa nefret edeceğin.Lugano'da onlardan birisi.Galatasaray'da oynasa efsane olurdu,eminim.En azından kendi açımdan böyle düşünüyorum.Ama çirkefliği,en ufak bir faul pozisyonunda bile suratının aldığı o iğrenç hal ve nefret ettiğim Fenerbahçe'de oynaması,ondan doğal olarak tiksinmeme neden oluyor.Geçen sene Bilica ve Emre'nin gölgesinde kalsa da bu sene yaptıklarıyla tekrar bir numaraya oturdu.Yetenekli bir defans oyuncusu olduğu ve takımına çok katkı sağladığı bir gerçek ama adam aşırı antipatik.Her duran top pozisyonun da,rakibini cimciklemesi,tahrik etmesi,hakeme hemen her pozisyon itiraz etmesi,sinir katsayımı arttırıyor.Fenerbahçe maçlarını izlerken,bu adam gördüğümde yüzümü çeviriyorum.Öyle böyle nefret değil.Ben futbolcu olsam,her türlü cezayı göze alıp,bu herifin ağzını yüzünü kırardım,eminim.Bu herifle karşılıklı oynayıp ta sinirlerine hakim olan futbolculara helal olsun.Umarım bir gün bu ülkeyi terk eder ve bir daha dönmez...

21 Şubat 2011 Pazartesi

Manisa 1 - Trabzon 2

9 Puanlık farkın 3 haftada erimesinden sonra,Trabzonspor'u panik havasının sardığı bir gerçek.Son 2 hafta da alınan 2 kritik galibiyette son dakikada gelen gollerle kazanıldı.Sezonun ilk yarısında oynadıkları güzel futbolu maçın geneline yansıtamıyorlar.Kuşkusuz bunda takımın içinde bulunduğu stres ortamının da etkisi büyük.

İlk yarıda Trabzon'lu oyuncular bir türlü istediklerini sahaya yansıtamadılar.Gerginlikleri yüzlerinden okunuyordu.Bir de bunun üstüne büyük takımlara ters gelen bir futbol anlayışına sahip Manisaspor faktörüde eklenince,ilk yarı mağlup kapatıldı.Açıkcası ilk yarıdaki tabloya bakınca Trabzonspor'un maçı çevireceğini düşünmemiştim.Ama Jaja'nın sahne almasıyla 2. yarıya fırtına gibi girdiler.Üst üste yapılan atakların sonucunda,Jaja'nın asisti Umut'un şık plasesiyle eşitlik sağlandı.Bu dakikadan sonra,sahada gezinen Colman'ın yerine Alanzinho'nun alınmasıyla,takım daha bir iyi oynamaya başladı.2. Gol gelene dek,bir çok fırsattan yararlanamadı.Tabii bu esnada İsaac Promise'nin pozisyonunu da unutmamak lazım.Trabzon'un en etkili olduğu dakikalarda o pozsiyon gol olsa şimdi farklı şeyler konuşuyor olabilirdik.Geçen hafta Sivas'ta bu hafta Manisa'da yaptığı kurtarışlarla Onur,Trabzon'un galibiyetinde önemli rol oynadı.Alanzinho'nun müthiş golüyle gelen galibiyet Trabzon adına çok önemli.Önlerindeki Kayseri ve Beşiktaş maçını kazasız belasız geçtikleri takdirde,şampiyonluk yolunda özgüven kazanacaklardır.Bu maçlardan alınacak 6 puanın hayati önemi var.Bu akşam 2. yarıda oynadıkları futbolu,maçın geneline yayabilirlerse,kazanmaya devam ederler.Ama takımın içinde bulunduğu ortam buna izin verirmi bilmiyorum.

20 Şubat 2011 Pazar

Beşiktaş 2 - Fenerbahçe 4 / Ferrari'nin Hediyesi

Son zamanlarda izlediğim en iyi derbilerdendi.Fenerbahçe maça çok iyi başladı.Maçın başında buldukları golden sonra,skoru korumak yerine farkı açma yoluna gittiler.Benim sayabildiğim 4 tane net pozisyonu değerlendiremediler.İlk 30 dakika itibariyle Fenerbahçe maçı 4-0'a getirebilirdi.Değerlendiremedikleri pozisyonlardan sonra,hakimiyeti yavaş yavaş Bjk'ye verdiler ve 5-10 dakikalık bir baskıdan sonra Ekrem'in müthiş golü geldi ve ilk yarı bu şekilde bitti.

2.Yarıya ilk yarının aksine iyi başlayan taraf Beşiktaş'tı ve çok geçmeden İ.Toraman golüyle 2-1 öne geçtiler.İşte bu dakikalardan sonra,ilk yarıda Fenerbahçe'nin teptiği fırsatları bu sefer Beşiktaş tepmeye başladı.Bu bölüm içinde Ferrari'nin Lugano'yu,tıpkı geçen sene Carlos'un Keita'yı kucakladığı gibi kucakladığı pozisyonda Cüneyt Çakır yüzde yüz penaltıyı vermedi.Maç Fenerbahçe'nin aleyhine bitse ortalık yangın yerine çevrilecekti:)Cüneyt Çakır yesin içsin dua etsin Fenerbahçe maçı kazandı,yoksa başı çok fena derde girecekti.Daha sonra Almeida'nın kaçırdığı yüzde yüzlük gol ve Ferrari'nin Lugano'ya attığı anlamsız dirsek bir anda bütün ibreyi Fenerbahçe'ye döndürdü.Bu dakikadan sonra sahada sadece Fenerbahçe vardı ve Alex'in sazı eline almasıyla İnönü'de tarihi bir galibiyet aldı.

Maçın geneli itibariyle Fenerbahçe kazanmayı hak etti.Maçı çok daha erkende koparabilirlerdi.Hoş maçı koparma fırsatı Beşiktaş'ın da eline geçti,ama Ferrari takımına adeta ihanet ederek,derbi zaferinin,derbi rezaletine dünüşmesine neden oldu.Fenerbahçe bu galibiyetle şampiyonluk yolunda müthiş bir avantaj elde etti.Trabzon bu gergin haliyle ne kadar seri yakalayabilir bilemem ama Fenerbahçe,zaten hali hazırda bulunan galibiyet serisini rahatlıkla devam ettirebilir.

Kayseri 2 Antalya 0 / Şota'nın Takımı

Şota'nın gelmesinden sonra Kayseri,cins yöneticilerine rağmen sempatik olmaya başladı.Şota yıllarca Luis Van Gaal ile çalışmış olmanın avantajını iyi kullanmış.Ondan çok şey kapmış.Daha ilk senesinde Kayserispor'u ligin istikrarlı takımlarından biri yaptı.Ankaragücü'nden sonra,Antalya'yı da son dakikada bulduğu gollerle yendi.2.yarı itibariyle evinde oynadığı 3. maçtan da galip ayrıldı.

Antalya beraberliğe yattığı maçlarda başarılı oluyor.Sert defanslarıyla her takıma bela olabilecek kapasitedeler.Bu günde maçın genelinde istekli oynayan,sürekli golü düşünen Kayseri'ye sorun çıkardılar.Uzunca bir süre direnç gösteren Antalya,Selim Teber'in kullandığı kornerde Emir Kujoviç'in kafasına engel olamadı.Kayseri oynadığı oyunla bu 3 puanı haketti.Hiç bir şartta pes etmediler,sürekli golü düşündüler ve galip geldiler.

Şota'yı futbolculuk döneminde de çok severdim.O zamanların meşhur programı Televole sayesinde evimizden biri gibi olmuştu.İyi bir oyuncu olması dışında,sempatik,cana yakın ve karakterli bir kişilikti.Yıllar sonra Td olarak geldiği ülkemizde,tıpkı oyunculuk döneminde olduğu gibi derin izler bırakacak gibi görünüyor.Onun başarılı olmasını çok isterim.İlerde Galatasaray'ın başına geçmesini de çok isterim.Şota ve Archil'in 2 golden sonra  ellerindeki çözemediğim bir aletle,birbirleriyle konuşması görülmeye değerdi.Archill herşeyiyle kardeşinin yanında belli ki.Hatta tribünde ondan daha heyecanlı duruyor.Resmiyette olmasa bile Archil'de bu takımın TD'ü sayılabilir.

BJK-FB / Shuster'in Kader Akşamı

Sezona iddialı transferle başlayan Beşiktaş,takım olamamanın vermiş olduğu sıkıntıyı yaşıyor.Özellikle hücum hattı Türkiye standartlarının çok üstünde.Ne var ki takım defansında yaşadıkları sorunlardan dolayı,zirve yarışından erken koptular.Belki bundan 5 yıl evveli olsa bu kadro çok iş yapardı ligde ama şimdi şartlar değişti,anadolu takımları eskisi gibi kolay lokma değil.Başarılı olmak için takım olmak gerekiyor.Beşiktaş şu anda bunun sıkıntısı çekiyor.Takım olmak içinde belli bir dönemden geçmek lazım.Ne yazıkki Türkiye'de herkes hemen başarı bekliyor.Kısa vadede gelmeyen başarılar yüzünden camiaların kaderiyle oynanıyor.Önümüzde o kadar çok örnek var ki,Tigana,Skibbe,Rijkaard,Del Bosque ve Aragones ilk aklıma gelen isimler.Hepsi de kısa vadede başarı yakalayamadıklarından dolayı,Türkiye kariyerleri kısa sürdü.Bu isimlerden en az birine sabredilse çok farklı şeyler olabilirdi.Aynı şey Shuster'de yaşanıyor.Bana kalırsa kalitesi tartışılmaz bir TD.Ama ülke şartları böyle,adama söylenmeyen kalmadı.Büyük ihtimalle de bugün-yarın o da yollanacak.Shuster'de tıpkı Rijkaard gibi rakibe göre sistemi olmayan bir hoca.Sürekli aynı sistemle oynama derdinde.Bu anlamda eleştirilmeleri doğal karşılanabilir ama kafalarında ki sistemi takıma monte ettikleri zaman bir çok şeyi değiştirebilirler.Bunun için de sabır gerekli,istedikleri transferlerin yapılması gerekli ve en önemlisi de rahat bırakılmaları gerekli.Tüm bu şartlar sağlandığında başarı elbet gelecektir.

Bu akşam oynanacak derbi Shuster'in son şansı gibi görünüyor.Her ne kadar yöneticiler,sürekli hocalarının arkasında olduklarını iddia etselerde,zaman bunun tersini gösteriyor.Bunun örneklerini çok yaşadık.Önce ligden,sonra da büyük beklentileri olan Uefa'dan elenme noktasına geldiler.Belki bu akşamki maçın sıralamada  çok önemi yok ama rakip Fenerbahçe olunca,alınacak bir galibiyet bir anda herşeyi unutturabilir.Futolcular ve teknik heyette bunun farkında olmalı.O yüzden bu maça yüksek konsantrasyonla çıkacakları aşikar.Bu durum Beşiktaş adına avantajmıdır yoksa dezavantajmıdır tartışılır.Son dönemlerde Bjk ne zaman Fenerbahçe karşısına mutlak galibiyet parolasıyla çıktıysa kaybeden taraf oldu.Özellikle son 5 yılda İnönüde Fenerbahçe'nin üstünlüğü göze çarpıyor.Geçen sene nispeten daha rahat çıktıkları maçta Fenerbahçe'yi farklı mağlup etmişlerdi.

Shuster büyük ihtimalle yine hücumcu bir takımla çıkacaktır sahaya.Bu durumda orta sahayı Fenerbahçe'ye bırakma ihtimalleri yüksek.Hem taktik-teknik açıdan hemde son haftalarda yaşananlardan dolayı Fenerbahçe ağır favori maçta.Ama derbi maçlarında favori olanlar,çoğu zaman boynu bükük ayrılmıştır sahadan.İçimden bir his Beşiktaş'ın bu akşam kazanacağını söylüyor.Belli mantık çerçevelerine sığdıramasam da durum böyle.Belki de bunu temenni ettiğimdendir:)

19 Şubat 2011 Cumartesi

Galatasaray 1 Buca 0


Eskişehir maçından sonra takıma dair beklentilerimiz artmıştı.Uzun bir aradan sonra,oynanan güzel futbol ve skor umutlandırmıştı bizi.O maçın hemen ardından ligin en formda takımlarından biri olan Gaziantep karşısında bir varlık gösteremedik ve sil baştan geriye döndük.Geleceğe dair umutlarımız yine sekteye uğradı.Belkide o hafta Gaziantep'le karşılaşmamız şanssızlık olarak nitelendirilebilirdi.En azından ben öyle düşünmüştüm ama bu akşam gördüm ki yanlış düşünmüşüm.Özellikle ilk yarı tam anlamıyla kabus gibiydi.Bir tek Culio'nun çabalarıyla pozisyon üretmeye açlıştık.Baroş uzun zamandır oynamamanın ve takımında iyi olmaması nedeniyle ilk yarı gezindi durdu sahada.Son haftaların formda ismi Stancu'nun ismini ilk duyduğumda dakikalar 20 küsürdü herhalde.İlk yarıda sadece duran toptan,Servet'le pozisyona girdik,gerçi o pozisyonda hakemin penaltı vermesi lazımdı ama içimden hakeme isyan etmek te gelmiyor artık.Bucaspor ilk yarı 2 tane net pozisyona girdi.Beklenilenin aksine,dirençli oynadılar.Bu takım Fb ve Bjk'den tam 10 gol yemişti.

2.Yarı daha istekli başladık,ilk yarıya oranla daha iyi oynamaya başladık.Stancu'nun ofsayt gerekçesiyle sayılmayan golünden sonra,oyunda hakimiyeti ele geçirdik.Her kaçan pozisyondan sonra,rakibin direnci daha arttı ve defansımızın arkasına sarkarak,ciddi pozisyonlar yakaladılar.Özellikle Mendy'nin sağ taç çizgisinden alıp kale dibine kadar indiği pozisyonda,boştaki arkadaşına düzgün pas verememesi sayesinde gol yemekten kurtulduk.Buca maç boyunca çok ciddi pozisyonlar buldu,şansları yanlarında olsaydı,maçtan puanlarla ayrılabilirlerdi.Tam oyundan düştük dediğimiz anda,Sabri ile başlayan Kazım ile devam eden ve Culio ile sonlanan golle öne geçtik.Bu dakikadan sonra yaşananlar tıpkı,2.yarının ilk maçı olan Sivasspor maçına benzedi.1-0 önde olmamıza rağmen,kontradan ciddi bir pozisyon verdik.Maçın iyilerinden Cana'nın neden olduğu hatayla kaleciyle karşı karşıya kalan Mendy düzgün bir aşırtma yapsa,2 puan kaybedecektik.Kupadaki Gaziantep maçında da benzer durumlara düştük.3-0 önde götürdüğümüz Eskişehir maçında da aynı şeyler oldu.Takım öne geçince panikliyor.Buna çözüm bulamazsak,öne geçtiğimiz bir çok maçta geriye düşebiliriz.

Genel olarak iyi oynamadığımız bir maçtı.2.yarıdaki performansıyla Stancu ve Kazım,maç genelindeki performansıyla Culio'yu beğendim.Galibiyet golünün Culio'dan gelmesi sevindiriciydi.Herşeye rağmen galibiyet güzel ama,geleceğe umutla bakmak pek mümkün görünmüyor şu anda.Ama şu da var ki,ligde iddiamız olmasa da,kötü de oynasak,rakiplerimizin çok çok gerisinde de olsak,her maç yenilsek dahi Galatasaray'ı izlemek,onunla sevinip,onunla üzülmek herşeye bedel.Özellikle bu sene Galatasaray'a olan sevgim daha da arttı.Boşuna dememişler aşk acısı da güzeldir.İşin içinde Galatasaray varsa,herşey güzel,gerisi palavra.

18 Şubat 2011 Cuma

Eskişehir 2 Sivas 1

Düşme hattında bulunan Sivasspor ile üst sıralara tırmanmaya çalışan Eskişehirspor'un maçı zevkli geçmeye adaydı.Maçın geneli beklentileri karşılar nitelikteydi.Göze hoş gelen futbol olmasada,mücadele gücü yüksek bir maçtı.

Sivasspor 2.yarıya zor bir fikstürle başladı.Geride kalan 4 haftada Galatasaray ve Bursa ile deplasmanda,Antalya ve Trabzon ile evinde karşılaştı.Bu maçlardan sadece bir puan alabildi.Bu zorlu periyot da en azından bir galibiyet bir beraberlik alsalardı,düşme hattındaki rakiplerine karşı avantaj yakalayacaklardı.Kaybettikleri 3 maçta da son dakikalarda yedikleri golle yenildiler.3 maçta dirençli oynadılar ama şans yanlarında olmadı.

Bu akşamki maçında, o 3 maçtan farkı yoktu.Son zamanlarda sahasında başarılı sonuçlar alan Eskişehir'e karşı iyi mücadele ettiler.Son dakikalarda M.Yıldız'ın kaçırdığı gol kırılma noktası oldu.Son dakikada gelen gole engel olamayarak,maçı kaybettiler.Kamil Grosicki önceki maçlara göre tutuktu.Sol bek Ziya ve orta sahanın göbeğinde oynayan Kadir Bekmezci'yi beğendim.Sivasspor,düşme hattında çekiştiği Buca'dan da,Konya'dan da iyi bana göre.Ligde kalmaları yüksek ihtimal.

Eskişehirspor çok iyi oynamadı bugün.Serdar'ın attığı golün hemen akabinde,Diego'nun kendi kalesine attığı gol gelmese belki maçı daha erken koparabilirlerdi.Bülent Uygun ile Eskişehir'in kimyası tutacak gibi görünüyor.Kısa zamanda futbol anlayışını takıma adapte etmiş.Sivasspor ile başarılı olduğu dönemlerde de buna benzer futbol vardı.Önümüzdeki sene yapılacak takviyelerle çıtayı daha da yükseltebilirler.

Son dakika da gelen golden önce yaşananlar ilginçti.Eskişehir'in kazandığı frikiği kullanmak için Pele ve Sezer nerdeyse birbirine girecekti.Hatta Sezer sarı kart gördü.Bu olayın hemen ardından,Pele'nin frikiği gole çevirmesinden sonra,Sezer'in hiç sevinmemesi ise şaşırıtıcıydı.Zamanında Mesut Bakkal'a(Geçen sene Manisaspor'un başındayken)çok kızmıştım,Sezer'i kadro dışı bıraktığı için.Ama anlaşılan o ki pekte haksız değilmiş Mesut Hoca.Takımı için mücadele eden oyuncu,her ne kadar tartışmış olsa dahi,takım arkadaşının attığı gole sevinirdi.Takımı gol yemiş gibi üzüldü o golden sonra.Futbolunu beğendiğim Sezer'in bu tavrı beni hayal kırıklığına uğrattı.Maçın bitiminde Diego ve Pele'nin gözyaşları görülmeye değerdi...

17 Şubat 2011 Perşembe

Beşiktaş 1 D.Kiev 4


Maç öncesi tahminde bulunamamıştım.Nedeni D.Kiev'in bu sezonki performansı hakkında bir fikrim olmayışı ve uzun zamandır resmi maça çıkmamasıydı.Beşiktaş orta sahası kuvvetli,sert defans yapan takımlara
karşı,sezon başından beri zorlanıyordu.Ligimizin genelinde bunu başarıyla uygulayan takımlar Beşiktaş'a çelme taktı.Zaten sıralamadaki yeri de bunu doğrular nitelikte.

Shuster bana kalırsa en büyük hatayı Sivok-Ferrari ikilisiyle başlamakla yaptı.Bu oyuncular uzun zamandır beraber oynamıyorlardı.Hal böyle olunca ikili arasındaki uyum sorunu,zaten takım halinde bozuk olan defans hattını daha bir çıkmaza soktu.Buna rağmen D.Kiev'in hazır bir görüntü çizmedi.Hücumda  çok etkili değillerdi.Atılan 4 golün yanıltıcı olduğu kanaatindeyim.4 Golün 3'ü duran toptan,diğeri ise penaltıdan geldi.D.Kiev maç boyunca organize bir atak gerçekleştiremedi desek yeridir.Buna rağmen alınan farklı mağlubiyet düşündürücü.Ama oynanan oyuna baktığımızda maçın hakkı bu skor değildi.

Beşiktaş'ın en iyisi Quaresma idi.Herşeyiyle mücadele etti.Gol attı,pozisyonlar hazırladı ama çabası yetersiz kaldı.Sonuçta futbol takım oyunu.Ofansif olarak tek oyuncuya bağlı kalınmaz.Sonucu da bu olur.Quaresma oynadığı oyunun hakkını alamayınca sinirlenen bir oyuncu.Ligdeki maçlarda da sıkça gördük bunu.Kırmızı kart göreceği aşikardı.Böylesine hırslı,kaliteli bir oyuncunun bizde olmasını çok isterdim.Hoş bizde olsa şu anki konumumuzdan çok farklı olmazdık ama kalite eksikliğimize ilaç olacağı kesindi.

Beşiktaş büyük ihtimalle ligden sonra avrupa defterini de kapattı.Fenerbahçe maçında alınacak bir mağlubiyet,taşları yerinden oynatabilir.Fenerbahçe maçında alınacak galibiyet,kısa süreliğine de olsa kaos ortamını yok eder.Oldukça kritik bir maç olacak her 2 takım açısından.Seyir zevki de yüksek olacak.Şu anki durumlara göre Fb favori gibi gözükse de Beşiktaş gözardı edilmemeli.İçimden bir his Beşiktaş'ın tüm olumsuzlara rağmen bu maçı kazanacağını söylüyor...

16 Şubat 2011 Çarşamba

Aynı Tas Aynı Hamam

Adettendir,ligin sonu yaklaştıkça,şampiyonluk yarışı kızışınca,takımlar birbirine bok atmaya başlar.Ya hakemde bi bokluk vardır,ya kaleci maçı satmıştır,ya takımın biri satmıştır maçı.Yıllardır bu böyledir.Benim sempatiyle baktığım Sadri başkanda bir çıkış yapmış.Babacan Volkan'ın Fenerbahçe-Kayseri maçında yapmış olduğu hatalara,göndermede bulunmuş ve ilaveten aynı hataları bize karşı da yapmasını temenni ediyoruz demiş.Açıkcası ona çok kızamıyorum,şampiyonluk yarışında bu tür açıklamalar her zaman prim yapmıştır.Bunu yapan ne ilk ne de son kişidir.Bu tür açıklamalar kendi başarısızlığını örtbas ettiği gibi rakip takımın başarısını da gölge düşürür.Yanlış anlaşılmasın söylediklerim sadece Sadri Şener özelinde değil,daha önce bu tür açıklamaları yapmış ve yapacak olan herkesi kapsamakta.

Adnan Polat'la başlayan,Yıldırım Demirören ve Sadri Şener'le devam eden bu açıklamalara doğal olarak en büyük tepkiyi Fenerbahçe taraftarları göstermektedir.Ama unuttukları bişey var ki,bunu bu sene başlatan kendi hocaları ve aziz başkanlarıdır.Sanki kendi camialarında bu tür söylemler hiç yapılmamış gibi davranmaları çok şaşırtıcı.Uzun lafın kısası bu tür söylemlerin sonu da yok,rengi de yok...

Samimiyet

Çok değil 2 hafta evvel açık bir hakem hatasıyla öne geçmiştiniz bize karşı.Aleyhine verilen,verilmeyen her karardan sonra,feryat figan hakeme itiraz eden sen,o golden sonra pek te güzel sevinmiştin.Allahın sopası yok,bak hakem hatasından 2 puanın gitti.Adam gibi adam olaydın,attığınız nizami olmayan golden sonra,bi açıklama yapaydın,attığımız gol nizami değil diyeydin.O zaman bu hareketlerinde bi anlamı yok Ertuğrul efendi.Geç bunları...

14 Şubat 2011 Pazartesi

Manisaspor

1994 yılında Manisa'ya taşındığımızda,Manisaspor 3.ligdeydi.Uzunca bir süre,bu ligde orta sıra takımı olarak mücadele ettiler.3.Ligdeyken sık sık giderdim maçlara,ama yarışmacı bir takım olmadığından,çok ta keyif vermezdi.Ta ki Vestel'in sahibi Nazif Zorlu takıma el atana kadar bu böyle gitti.Vestel'in 1999 yılında başlayan bu atağıyla beraber 2004 senesine kadar amacına ulaştı ve süper lige adım attı.Sonrasını malum çoğu futbolsever iyi kötü biliyor.Vestel'in elini takımdan çekmesinden sonra,eldeki yıldız oyuncularında takımdan ayrılmasından sonra süper lige veda eden takım,1 sene aradan sonra tekrar süper lige geri döndü ve şu anda ligin iyi takımı konumundalar.Geçtiğimiz sene ki td tercihlerinden dolayı,uzunca bir süre düşme hattında can çekişen takım,Ankaraspor'un ligden ihraç edilmesi ve Denizli-Diyarbakır'ın olağanüstü kötü performansı sayesinde şansınında yardımıyla ligde kaldı.Sezona ise çok büyük hatayla,takımın başına Hakan Kutlu getirildi.Daha önceki Ankaragücü ve Denizli deneyimlerinde hiç bir başarısı olmayan,çalıştırdığı bu takımlarda devamlılığı yakalayamayan,Hakan Kutlu'nun Manisaspor'a çok şey vermeyeceği aşikardı.Takımın ligin ilk 4 haftasında 0 çekmesi bana göre çok hayırlı oldu Manisaspor adına.Apar topar Hakan Kutlu ile yollar ayrıldı ve takımın başına Hikmet Karaman getirildi.Hikmet Hoca gelir gelmez ilk maçında Trabzon'u deplasmanda devirerek çok önemli bir başarıya imza attı.Daha sonra Beşiktaş ve bizi deplasmanda yenerek büyük sükse yaptı.Yalnız bu dönemde Hikmet Hoca takıma tam olarak hakim olamadığından,anadolu takımlarına karşı iyi sonuçlar alınmadı.Manisa sert defans yapan takımlara karşı zorlandı,ama sürekli hücum düşünen,üstüne gelen büyük takımlara karşı çok etkili oldu.2.Yarının başlamasıyla beraber,Manisaspor daha bir oturmuş görüntü sergiledi.Oynadığı 4 maçtan 3 galibiyet çıkardı ve Fenerbahçe'ye sahasında yenildi.O maçta öne geçmesine rağmen,Kalabane'nin durduk yere yaptırdığı Penaltı yüzünden maçı kaybetti bana göre.Son hafta ise ligin flaş takımı Antalya skoru tam anlamıyla dağıttı ve farklı kazandı.
Şu an için Manisaspor adına herşey güzel gidiyor.Hikmet Karaman takıma çok şey kattı kısa sürede.Benim beklentim bu sürecin uzaması ve Manisa'nın çıtayı yükseltmesidir.Ne var ki Manispor'un en büyük dezavantajı,seyirci desteğinden yoksun mücadele etmesidir.Şehrin yarısı,Galatasaray'lı yarısı Fenerbahçe'li.Bu takımlara olan destek,Manisapor'a verilen destekten çok daha fazla.Misal bir Bursa'da,Eskişehir'de,Kocaeli'de,Sakarya'da olan taraftar profili Manisa'da yok.Bu takım adına önemli bir dezavantaj.Bu durum ancak takımın başarısıyla beraber,gelecek nesillere etki etmesiyle aşılır.Bakarsın belli bir süre gelen başarılar paralelinde şehrin seyirci profilide değişir.Şu an herşey güzel görünüyor.Gelecek Manisaspor adına ne gösterecek,zamanla göreceğiz...