31 Ocak 2011 Pazartesi

Paranormal Activity

Çoğu kişiye komik gelse de,beni gerçek anlamda korkutan ilk filmdi Paranormal Activity.Çekim tekniğinden dolayı olayların gerçekciliği ve yaratık,zombi vs... yaratıklardan ziyade görünmeyen varlığın daha korkutucu gelmesinden dolayı ekrana kilitlenmiş bir şekilde izledim.Oldukça düşük bütçeyle çekilmiş olmasına rağmen geniş kitlelere ulaşmış olması da başarılı olduğunu gösteriyor.Tabi insanların beğenisi farklı,ne kadar beğenen varsa,bir o kadar da komik bulan var.Bir şekilde amacına ulaşan ilk filmden sonra 2.filmide çekmişler.Onu da geçen hafta sonu izledim.İlk filmle bağlantılı olmuş ve ilk filmden daha ürkütücü olmuş.Genelde devam filmleri ilk filmin gölgesinde kalır ama bu film için geçerli değil.Her ne kadar korkarak izlesem ve etkisinde kalsam da izlemekten kendimi alıkoyamadığım bir film oldu.Bu filme benzer olan Paranormal Entity'de fena değildi.Blair Witch'in açtığı yolda bu tarz filmler çoğalacak gibi ama fazlası da bayar.Sonuçta birçok izleyiciye ters gelecek şekilde el kamerasıyla çekilmesi,zaman zaman izleyicinin filmden kopmasına sebebiyet veriyor.Yine de yarattığı gerçekcilik havasıyla bir çok korku filminden daha çok etki altına alına alabiliyor seyirciyi...

Fenerbahçe'nin Derbi İstikrarı

Bir kaç senedir,Fenerbahçe'nin derbi maçlarında ki başarısı bariz ortada.Teknik direktör değişiyor,futbolcular değişiyor,ama değişmeyen tek şey Fenerbahçe'nin bu maçlarda göstermiş olduğu performans.Özellikle kadıköyde oynanan maçlarda çok daha başarılılar.Derbi maçları öncesinde yönetiminden,taraftarına,futbolcusuna tüm camia,müthiş bir biçimde kenetleniyor,Daha ilk dakikadan itibaren seyircinin de desteğini arkasına alarak,sıkı presle,rakibin oyunu bozuluyor ve seri ataklarla sonuca gidiyorlar.Sonrasın da skoru koruma yoluna gidiyorlar,bunda da başarılı olarak rakibe çok az pozisyon vererek maçı tamamlıyorlar.Bunun dışında taraftar ve futbolcular aynı anda hareket ediyormuşcasına,en ufak bir faul pozsiyonun da dahi,tabiri caizse hakemlerin üstüne kabus gibi çöküyorlar.Dikkat edin aleyhte verilen her kararda,felaket bir uğultu kopuyor stadta.Bu durum ister istemez hakemi etki altına alıyor,en önemlisi  rakip oyuncuların da sinirinin bozulmasına yol açıyor.Fenerbahçe'li oyuncular bu durumu çok iyi değerlendiriyorlar,zaten hırslı ve istekli başladıkları maça,rakibinde dış etkenlerden dolayı sinmiş olması nedeniyle,istediklerini zorlanmadan alıyorlar.
Sezonun geneline bakıldığında Trabzon Fenerbahçe'den çok daha iyi bir takım.Hem puan sıralamasında hemde oynadıkları futbol itibariyle ve en önemlisi teknik direktörler arasındaki kalite farkı nedeniyle Trabzon epey bir önde.Bu maçtan önce Trabzon'lu oyuncuların bu baskıyı bir şekilde atlatacaklarını düşünüyordum.Şenol Güneş faktörünü de hesaba katarsak,tüm bu olumsuz koşullara rağmen güveniyordum Trabzon'a.Ama maçın başlamasıyla beraber,aynı senaryonun gerçekleşeceğini anladım.Trabzon'lu oyuncuların tüm yetenekleri ellerinden alınmış gibiydi.Lig'in en iyi ayağa pas yapan takımı gitmiş,yerine en yakınındaki arkadaşına dahi pas atamayan futbolcular gelmiş gibiydi.Bu durumda Fenerbahçe'nin golüde gecikmedi,arkasına bir gol daha ve ondan sonra maçı rölantide götürdü.Öyle ki Selçuk'un kırmızı kart görmesi dahi hareketlendirmedi Trabzon'u.Ve çok çok önemli bir avantajı yitirdiler.Fenerbahçe ise şampiyonlukta bende varım mesajı verdi.Fenerbahçe bu tür dönemlerde çıkış yakalayacak kapasitede bir takım.Geçen sene yerden yere vurulurken bir anda müthiş bir seri yakaladılar,son haftalara lider girmelerine rağmen,son maçta kaybettiler şampiyonluğu.Bu sene de bir şekilde şampiyonluk yarışında yer alacaklardır.Her maç böyle oynamaları bence mümkün değil,her maçı kadıköyde oynasalar belki.Trabzon'un ise bu düşüşten bir an önce kurtulması lazım.Antalya maçı çok öenmli onlar adına.Orda alacakları galibiyetle tekrar çıkışa geçmeleri muhtemel.Ben hala Şenol Güneş'in takımı bu durumdan kurtaracak kapasiteye sahip olduğunu düşünüyorum.Yeter ki Trabzon kendi kendini yemesin.Burda taraftara da çok iş düşüyor,takıma her koşulda destek olup sahip çıkmaları gerekir.
An itibariyle Trabzon,Bursa ve Fenerbahçe şampiyonluk potasındalar.Bu 3 takım içinde Bursa'ya çok şans vermiyorum.Konya ve Galatasaray maçlarında oynadıkları futbol çok silikti,her maç bu futbolla sonuca gidemezler,bol bol beraberlik alırlar.Trabzon ve Fenerbahçe'nin ilerleyen haftalarda yarışta tek kalacaklarını ve Trabzon'un da bir adım önde olduğunu düşünüyorum...

30 Ocak 2011 Pazar

İ.B.B 2 Beşiktaş 1 / Müthiş Maç


Son zamanlarda izlediğim en zevkli maçtı.90 dakika tempo hiç düşmedi,2 takımda sayısız gol pozisyonlarına girdi.Gerçekten de seyir zevki açısından müthiş bir maçtı.

Anlaşılan o ki Shuster sisteminden ödün vermeyecek.Adamın aklı fikri hücum futbolunda.Bir futbol sever olarak her zaman hücum futbolunu sevmişimdir ve bu futbolu oynamaya çalışan takımlara hep saygı duymuşumdur.Ne var ki günümüz futbolunda hücum futbolu yerini,daha defansif ve temkinli futbol anlayışına bıraktı.Bir kaç takım istisnası dışında,başarılı olan takımlar genelde defansı sağlam olan takımlar oluyor.Süper Lig'de 3 senedir böyle bir hal aldı.Son 3 yılın şampiyonlarına baktığımızda daha çok defansif yönden güçlü olan takımların şampiyon olduğunu görüyoruz.Feldkamp döneminde Galatasaray,Mustafa Denizli'li Beşiktaş ve son şampiyon Bursaspor'un şampiyonluklarında takım halinde iyi defans yapmalarının etkisi büyüktü.Shuster bu inanından vazgeçmediği sürece Beşiktaş'ın kısa vadede başarılı olması zor.Ama uzun vadede Shuster'in sistemine sabredilirse,başarı kaçınılmaz olur.Shuster Portekizli'lerin gelmesiyle beraber,tek ön liberolu sisteme dönüş yaptı.Manisa,Buca ve Trabzon maçında bu sistemin oturacağı yönünde sinyaller verdiler ama İBB gibi orta sahası güçlü ve kontratak futbolunu iyi uygulayan takımlara karşı zor duruma düşecekleri aşikardı ve bu günde mağlup oldular.Kazanabilirlerdi de,90 dakika boyunca asla teslim olmadılar,10 kişi oynamalarına rağmen oyuna hep asıldılar,galibiyeti kovaladılar ama defanslarında inanılmaz açıklar verdiler.Yediği ilk golde büyük hata yapan Cenk'in ikinci yarıdaki kurtarışları olmasa tarihi bir hezimete uğrayabilirlerdi.Maça iyi başladılar henüz 10 dakika dolmadan 2 tane yüzde yüz pozisyon buldular.Daha sonra İBB oyunda dengeyi sağladı ve orta sahaya hakim olmaya başladı.Daha sonra Cenk'in hatasından gelen golle bir anda oyunda düştüler,üstüne Aurelio'nun kırmızı kartı da eklenince,işleri iyice zora girdi.İkinci yarı Nobre-Fernandes değişkliğiyle,Aurelio'nun yerini doldurmaya çalıştı Shuster.Fernandes elinden gelen mücadeleyi verse de Beşiktaş 10 kişi kalmanın getirdiği dezavantajla,defansında geniş açıklar vermeye başladı.Buna rağmen yıldız isimleriyle hücum yapmaya çalıştı.Tamamıyle Simao'nun kişisel becerisiyle eşitiği sağladılar.Daha sonra Abdullah Avcının Ali Güzeldal ve İskender hamleleri,Beşiktaşlı oyuncularında yorgunluk belirtisi baş göstermesiyle,maç yine İBB'nin kontrolüne geçti.Son 10 dakikada yüzde yüzlük golleri değerlendiremeselerde,İskender'in muhteşem golüyle galibiyete ulaştı İBB ve yıllardır ters geldiği Beşiktaş'a yüne büyük bir şok yaşattı.Daha önceki Beşiktaş-Buca maçında dediğim gibi Beşiktaş'ın hemen her maçı zevkli geçer.Keşke Galatasaray'da böyle oynasa da yenilse demekten kendimi alamıyorum,bir pozitif futbol sevdalısı olarak...

29 Ocak 2011 Cumartesi

Michael Bradley'de Yalan Oldu

Dünya kupasında oynadığı güzel futbolla takdir toplayan ABD milli takımının bana göre Dempsey ve Altidore ile birlikte en iyi oyuncusuydu Bradley.Tam da ihtiyaç duyduğumuz ön libero mevkiine büyük hareketlilik getirecek bir yetenekti.Mücadeleci ve hırslı futbolu,iyi pas yapması ve bir ön liberoya göre,ofansif gücünün iyi olması nedeniyle önemli bir oyuncu Bradley.Sezon başında Galatasaray'la adının anılması heyecanlandırmıştı beni,ama sevgili A.Sezgin bizi şaşırtmayarak başarısız olmuştu,belki de hiç ilgilenmemişti,sadece dedikoduydu,doğal olarak transfer edemedik.Son günlerde adı ciddi biçimde tekrar anılmaya başladı derken bu seferde Aston Villa'ya transfer olduğunu öğrendim.Ulan bir yerden de gülsün yüzümüz.Adnan Sezgin dolansın dursun yurtdışında,nasıl olsa klüp parayı akıtıyor kendisine.Bari halta yarasa da şu adamları takıma kazandırsa,ama nerde.Bizimkisi de hayal kurmak işte...

Bursa 2 Galatasaray 0


Mücadele bir takımın olmazsa olmazlarındandır.Ama asla tek başına yeterli değildir.Hagi sonrası mücadele gücümüzün yükseldiği çok açık ama haftalardır dediğim gibi hücumsal anlamda Galatasaray adının hakkını veremiyoruz.Bursaspor bu ligin en iyi takım defansına sahip takımı dedik,bizim de hücum hattımız zayıf dedik,bulduğumuz pozisyonları değerlendirmemiz lazım dedik,dedik ama pozisyonda bulamadık gol de bulamadık.Oysaki maça Bursa'nın hücum hattını kitleyerek başladık.Bu beklenilmeyen bir şey değildi zira önceki buna benzer maçlarda rakibimizin oyununu bozmuştuk.Yine bozarak başladık.Orta sahadan rahat çıkamadılar,çıkarken pas hatası yaptılar,yani defanslarını hazırlıksız yakalayacağımız pozisyonlar oldu ama değerlendiremedik.Çoğunda da bunları pozisyon olarak bile sonuçlandıramadık.Tamam mücadele,hırs güzel şeyler ama bizde eksik olan daha çok şey var.

Tamam biz iyi değiliz,pozisyona giremiyoruz,Galatasaray'a yakışır oynamıyoruz ama yeter be kardeşim.Bu kaçıncı hakem hatası.Orta da giden maç,rakibin doğru dürüst pozisyonu yok,doğru dürüst orta sahayı bile geçememiş,ama adamlar önce ofsayt sonra da elle alınmış topla golü buluyolar.Hani yan hakem ofsaytı süzemedi,ama orta hakem gözünün önünde Miller topu elle kontrol etmesini nasıl göremedi?Hadi iğneyi başkasına çuvaldızı kendimize batıralım diyoruz,mağlubiyetleri hakemlere bağlamayalım diyoruz ama artık o çuvaldızlar götümüze batmaya başladı.Cidden yeter artık.Ama başımızda sahip yokki.Ottan boktan olaylarla ilgileneceklerine,şu takımın hakkını savunsa ya sevgili yönetimimiz.Harbiden yeter artık.Bizden daha iyi oynamayan takım bedavaya hakem hataları yüzünden kazandı bugün.Adam 40 metreden vurdu ve gol oldu,ulan bu golleri sadece biz mi yiyeceğiz.Al Franco'yu vur Ufuk'a.Kaleciler değişiyor ama bizim kaderimiz değişmiyor.Son olarak adam gibi adam olduğu iddia edilen Ertuğrul Sağlam'a birşeyler söylemek istiyorum.Her faul pozisyonundan sonra götüne parmak basılmış gibi yerinden fırlayıp,hakeme itiraz etmesini biliyorsa attıkları haksız golden sevinmemesini de bilecek.Acaba o golü biz değil de onlar yeseydi,tecavüze uğramışlar gibi itiraz etmezmiydi?Bursa bu futbol anlayışıyla geçen sene şampiyon oldu,bu senede olabilir.Ama her zaman böyle ballı olamazlar,bunu da bilsinler...

Bursa-Galatasaray Maç Öncesi



2.Yarının ilk ciddi sınavına çıkıyoruz bu akşam.Her ne kadar ligde çok iddialı bir konumda olmasak ta,Galatasaray adının büyüklüğünü taşınması için kazanmamız gereken bir mücadele.Geçen senenin 2. yarısından beri oynadığımız hiç bir büyük maçı kazanamadık.Bu Galatasaray adına kabul edilemez bir durum.İlk yarıda ligin güçlü takımlarına karşı galibiyetimiz yok,sadece 2 tane beraberlik var.Bursa ve Beşiktaş'a sahamızda,Trabzon'a deplasmanda yenilmişiz.Fenerbahçe ve Kayseri deplasmanlarından berabere dönmüşüz.Bu gerçektende kötü bir istatistik.Bu istatistiğin artık tersine çevirilmesi gerekiyor.Eminim ki futbolcular ve teknik heyette bunun farkında ve ona göre mücadele edeceklerdir.Tabi sadece mücadele yetermi?Bir yere kadar,mücadelenin yanında teknik zeka ve yetenekte çok önemli.Evet Hagi'nin gelişiyle beraber,mücadele gücümüzün arttığı çok açık ama hücumsal anlamda çok ama çok eksiğimiz var.Bu eksiklerin bir anda giderilmesi haliyle zor,ama artık kıpırdanmalar başlamalı.Bursaspor ligin en iyi defans yapan takımı bana göre.Yıldız oyunculara dayalı bir sistemleri yok,güçlerini takım oyunundan alıyorlar.Ertuğrul Sağlam'ın gelişiyle başlayan bu süreçte,çok mesafe katettiler ve gerçektende saygıyı hakeden bir takım.Ama asla yenilmez bir takım değil.Bu akşam maça mutlak galibiyet parolası ile çıkacaklar.Fenerbahçe-Trabzon maçının olduğu hafta,kazanmak onlar adına çok önemli.Tabi sırf kazanmak istemelerinden dolayı,paldır küldür hücum yapacaklar diye de bir şart yok.Defansı boşvermeyeceklerdir ve en etkili oldukları duran toplardan ve hızlı kontra ataklarla sonuca gitmek isteyecekler.Bu durumda bizim dikkat etmemiz gereken en önemli husus,ceza sahasına yakın yerlerde gereksiz faullerden kaçınmamız ve kornerlerde oldukça dikkatli olmamız lazım.Keza Bursa geçen sene duran toplardan çok gol buldu ve bu sene de bunu devam ettirmekte.Geçen hafta çok silik oynadıkları Konya maçında dahi duran toplardan ciddi pozisyonlar ürettiler.Takımımıza bu konuda güvensemde,gol pozisyonu üretme konusunda güvenemiyorum ne yazıkki.Geçen hafta oyunun büyük bölümünde tek kale oynamamıza rağmen dişe dokunur pozisyon sayımız azdı.Böylesine iyi takım defansı yapan takıma karşı ne kadar pozisyon buluruz kestiremiyorum.Galip gelmemiz için yakaladığımız fırsatları iyi değerlendirmemiz lazım.Hagi bu maça Cana'nın yokluğunda defansın göbeğini Servet-Hakan Balta ikilisinden oluşturacaktır büyük ihtimal.İnsua ve Sabri defansı 4'leyen oyuncular olur.Arda'nın yokluğunda Yekta sahadaki yerini alacaktır,bu ismin dışında Ayhan,Barış,Culio ve Kazım'ın orta sahada,Baroş'un hazır olmadığını düşünerek forvette de Stancu'nun oynayacağını düşünüyorum.Culio sol,Kazım sağ açıkta,forvet arkasında Yekta,ön liberoda ise Ayhan-Barış ikilisi yer alır.Tabi Hagi'nin gözdesi genç Emre'de bu kadroda kendine yer bulabilir.Orta sahayı güçlü tutup,hızlı ataklarla sonuca gitmemiz lazım ve Bursa'nın duran toplarına karşı çok dikkatli olmalıyız.1 yıldan uzun süredir hedef maçlarda olan başarısızlığımızın bu akşam son bulması dileğiyle...

28 Ocak 2011 Cuma

Süper Lig'de Cumartesi Tahminleri


29/01/11 Kardemir Karabükspor-Kayserispor:İlk yarının 2 flaş takımı karşı karşıya geliyor.Karabükspor ligin yeni takımı olmasına karşın,ilk yarı da göstermiş olduğu performansla beğeni kazandı.Bu durumda oturmuş kadronun ve Yücel İldiz'in katkısı vardı ama bence en fazla katkı Emenike'ye aitti.Bankasya 1.Lig'de gösterdiği performansın daha da üstüne çıkarak adından sıkça söz ettirdi.Karabük'ün hücumsal anlamdaki zenginliği oldu.Yine Emenike gibi lige çok iyi bir giriş yapan Cernat sakatlanmamış olsaydı,Karabük ilk yarıyı çok iyi bir yerde bitirebilirdi.Kayseripor ise sezona Şota ile başladı.Tolunay Kafkas'ın can sıkıcı futbol anlayışından dolayı Kayseri'nin hemen her maçı zevksiz geçmeye adaydı,geçen sene.Ama Şota takımına göze hoş gelen futbol oynattı ve kısmende başarılı bir yerde bitirdi ilk yarıyı.2.yarıya da 3 puanla başladılar.İBB karşısında buldukları 3 golde tuhaf biçimde kontrataktan gelmişti.2-3 pasla kalede bitecek kaliteye sahip olduklarını gösterdiler.Karabük ise,2.yarıya iyi başlayamadı.Manisaspor deplasmanında farklı mağlup oldular.Zaten ilk yarıda da deplasman karneleri iyi değildi.Maçı izlemediğimden dolayı çokta bir şey söyleyemeyeceğim.Ama görünen o ki skor olarak geriye düştükten sonra zorlanıyorlar.İlk yarıda evinde başarılı sonuçlar alan Karabük'ün bunu devam ettirmesi bana göre zor bu hafta.Emenike'nin yokluğu da çok büyük dezavantaj.Kayseri sağlam defansı ve hızlı hücumlarıyla bana göre net bir galibiyet alacak bu hafta.

29/01/2011 Sivasspor-MP Antalya:Sivasspor sezona Mesut Bakkal ile başlamış ama üst üste alınan kötü sonuçlardan sonra takımın başına Rıza Çalımbay'ı getirmişti.Rıza Hoca ilk geldiğinde takımı toparlamakta güçlük çekti.Ama her geçen hafta etkisini takım üzerinde gösterdi.İlk yarının sonlarına doğru sahalarında kritik galibiyetler aldılar.Geçen hafta Galatasaray'a karşı defansif bir oyun sergilediler.Ama bu durum bu haftaki maç için geçerli değil.Kazanmak için çıkacaklar sahaya.Antalyaspor ise kısıtlı imkanlara rağmen istikrarlı bir yer edindi ligde.Bunda Mehmet Özdilek'in katkısı çok fazla.Takım oyunu oynayan,bir çok anadolu takımından daha çok hücumu düşünen ve iyi defans yapan bir takım.Ama geçen hafta Galatasaray ve Fenerbahçe karşısında etkili değildiler.Defans olarak idare etselerde,hücumda epey sıkıntı içerisindeler.Maçla ilgili düşüncem ise,Sivas bu maçı kazanmayı daha çok isteyecek.Sahalarında oynadıkları son 2 maçta Karabük ve Konyaspor'u etkili oynayarak  mağlup ettiler.Yine bu maçta da aynı isteği,arzuyu sahaya yansıtacaklarını ve zorda olsa kazanacaklarını düşünüyorum.

29/01/2011 Bucaspor-Kasımpaşa:Bucaspor sezona Bülent Uygun'la beraber iddialı girmişti.Ancak işler istenildiği gibi gitmedi ve Bülent Uygun pekte etik olmayan bir davranışla,Eskişehir'in başına geçti.Bu vakitten sonra Buca'nın işi daha da zorlaştı.Takımın başına Samet Aybaba getirildi.Hak vermek gerekir ki onunda işi zordu.Tamamıyle toplama bir takıma sahipti.Bir iki kıpırdınma haricinde ışık verdikleri söylenemez.Ege'de yaşayan biri olarak bu takımın ligde kalmasını çok istiyorum ama bu zor görünüyor.Bir kere ofansif anlamda çok etkisizler.Sağlam defanslarıyla ayakta kalmak istiyorlar ama bu yetersiz çünkü kendi rakipleriyle oynayacakları maçları kazanmaları lazım.Sahaya beraberlik için çıktıklarında evet ama kazanmaları gereken maçlarda bu kısırlık onlara pahalıya mal oluyor.Kasımpaşa geçen senenin flaş takımıydı.Açıkcası Yılmaz Vural'ın bu takımı çok iyi yerlere getireceğini düşünüyordum ama çok fena yanıldım.Bir türlü istenilen noktaya getiremedi takımı ve devre arasında da yollar ayrıldı.Takımın en iyi oyuncusu Yekta satıldı.Geçen hafta Gaziantep karşısında çok silik bir futbol oynadılar ve kaybettiler.Bana göre 2 takımda ligden düşecek.Bu maçla ilgili düşüncem kısır ve zevksiz bir maç olacağı ve berabere biteceğidir...

29/01/2011 Bursaspor-Galatasaray:Her 2 takım açısından da çok kritik bir maç.Bursapor,Trabzon-Fenerbahçe maçının oynandığı hafta mutlaka kazanmak isteyecek.Galatasaray için  ligde üst sıralara tırmanmak için önemli bir fırsat.Bursapor her şeyden önce sağlam defans hattıyla ön plana çıkıyor.Hagi sonrası Galatasaray'da aynı yolda ilerliyor.İlk yarıda oynadığımız Fenerbahçe,Trabzon ve Kayseri maçlarında görüldü ki Galatasaray bu tür takımlara karşı,sorun çıkaracak bir oyun tarzına sahip oldu.Fenerbahçe ve Kayseri maçlarında galibiyet kılpayı kaçırıldı,Trabzon maçında ise son dakikalara kadar dengede giden oyun Servet'în bireysel hatası yüzünden kaybedildi.Oyunun geneline bakıldığında Trabzon'un sahasında en az pozisyon bulduğu karşılaşma o maçtı ve en azından 1 puan alınabilirdi.Maçın kısır ve zevksiz geçeceğini,az pozisyon olacağını düşünüyorum.Tabii futbol içinde birçok sürpriz barındırıyor.Bireysel bir hata,kırmızı kart,sakatlanma ya da hakem hataları skora direk etki edebiliyor.Normal şartlarda bu maç yüksek ihtimal berabere biter.Ama her 2 takım içinde galibiyet çok önemli.

Rakip Gaziantepspor

ZTK çeyrek final eşleşmeleri belli oldu.Gruplarda birbirleriyle mücadele eden takımlar,çeyrek finalde eşleşti.


BEŞİKTAŞ - GAZİANTEP BŞB

GAZİANTEPSPOR - GALATASARAY

İSTANBUL BŞB - KASIMPAŞA

GENÇLERBİRLİĞİ - BUCASPOR


Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir kura mantığı yoktur herhalde.Grup birincisi olmanın herhangi bir avantajı yok,gruplarda karşılaşan takımların,elemelerde karşılaşmaları da tuhaf.Önceki yıllarda da olurdu,ama 4 maçta birden aynısı olmazdı.

Galatasaray gruptan beraber çıktığı Gaziantep'le çeyrek finalde eşleşti .Bana göre Beşiktaş'tan sonra en ciddi takımdı Gaziantepspor.Bu anlamda pek iyi bir kura çektiğimiz söylenemez.Ama bu kupayı kazanmak istiyorsak,ki bu kupayı almamız lazım,o zaman her rakibi geçmemiz lazım.Bu turu geçersek yarı finalde rakibimiz Beşiktaş olacak yüksek ihtimal.Bir çok kişi iki takımın finalde karşılaşmasını isterdi.Olası bir yarı final eşleşmesi erken final olacak.Uzun yıllardır kupa maçları bu kadar önem kazanmamıştı.Lig sıralamasında Avrupa şansımızın  zayıf olması,kupayı çok önemli bir hale getirdi.Gaziantepspor ilk yarıya oranla daha derli toplu bir görüntü çiziyor.Önemli isimlere sahipler.Grupta oynadığımız maçta 1-1 berabere kalmıştık.2 Şubatta buna benzer bir skor alırsak,TT Arena'ya avantajlı çıkarız.Biz ne dersek diyelim iş futbolcularda bitiyor.Bu maçların önemini kavrayıp,ona göre mücadele etmeleri ve kupayı mutlaka kazanmamız lazım...

26 Ocak 2011 Çarşamba

1996'dan 2011'e


5 Mayıs 1996  Trabzon için acı verici bir gündü.Bitime 5 hafta kala Fenerbahçe'nin 4 puan önünde girerken,sahalarında düşme hattındaki Vanspor'a 1-0 yenilerek,önemli bir avantajı kaçırmışlardı.Ama son 3 hafta kala hala liderlerdi ve Fenerbahçe'yle kendi sahalarında  oynayacaklardı.O güne ait zihnimde kalanlar;puan olarak önde olmalarına rağmen,sanki gerideymiş gibi,mutlaka kazanmaları gerekiyormuş gibi,istekli ve baskılı başlamıştı maça Trabzon.Ve çok geçmeden 19.dakikada Abdullah'ın golüyle öne geçmişlerdi.Hani o dakikadan sonra biraz daha temkinli,rölantide oynaması beklenir,ama öyle olmadı Trabzon  sanki mağlupmuşcasına baskılı oynamaya devam etti.Yakaladıkları fırsatları değerlendiremediler,Rüştü kalesinde gerçek anlamda devleşmişti o gün.İkinci yarı başladığında değişen bir şey yoktu,Trabzon önde olmasına,hatta 1 puanın bile yetmesine rağmen,skoru koruma yoluna gitmiyor,yine baskılı oynuyordu.Ne var ki Trabzon'lu oyuncunun elle oynamasından doğan frikiği Oğuz Çetin gole çeviriyordu ve skor eşitleniyordu.Bu golden sonra değişen skor olmuştu,ama futbol anlamında değişen bir şey yoktu.Trabzon Hami'nin 2 frikiğinde Rüştü engeline takılıyordu ve eşitlik bozulmuyordu.Maçın 84. dakikasında Erol Bulut'un sol taraftan yaptığı ortada bomboş Kalan Aykut Kocaman Fenerbahçe'yi öne geçiriyordu.Bu dakikadan sonra Trabzon'un çabaları sonuç vermedi ve maçı kaybetti.Fenerbahçe tarihinin belkide en şanslı maçıydı.Trabzon için ise kahredici bir sonuçtu.Bu maçtan sonra oynanan 2 maçta da değişen bir şey olmadı ve Fenerbahçe şampiyon oldu.O tarihte 15 yaşındaydım,aradan geçen 15 seneye rağmen,dün gibi aklımda maçtan kareler.Bir Galatasaray'lı olarak Trabzon'un kazanmasını ve şampiyon olmasını istemiştim.O dönemlerde Trabzon'un Avrupa'da aldığı başarılı sonuçlardan dolayı bir sempatim vardı.Zaten oldum olası da Fenerbahçe'yi sevmediğimden,Trabzon'un şampiyon olmasını daha çok istiyordum.Ama olmamıştı en az bir Trabzon'lu kadar üzülmüştüm.Zaten Trabzon'luların Fenerbahçe'ye olan antipatisi o zamandan kalmıştır.

Şimdiki Şenol Güneş olsa o maçı Fenerbahçe asla kazanamazdı.Beraberliğin bile yettiği yerde,önde oynamasına rağmen,defans tedbirlerini bir kenara bırakıp sürekli Fenerbahçe'nin üzerine giden bir Trabzon vardı o gün sahada.Hatta 2.golü yediklerinde dakika 84'tü.Ve golü kontrataktan yemişlerdi.Soldan yapılan ortada Aykut'un bomboş bırakılması affedilir gibi değildi.
Tabii o zamandan bu zamana çok şey değişti.2.golü atan Aykut Kocaman bir kez daha Şenol Güneş'in karşısına çıkacak,bu sefer meslektaş olarak.2 Hoca arasında birçok açıdan kalite farkı var.Zaten Şenol Güneş Trabzon'un başına geçtikten sonra takımına kazandırdıkları ortada.Ligin en iyi takımı konumdalar,hem futbol olarak,hemde lider olarak.Aykut Kocaman ise elindeki iyi kadroya rağmen,sezon başından beri istenilen tarzda futbol oynatamıyor.Sezon başından beri Alex başta olmak üzere,Brezilya'lılarla arasında geçen sürtüşmeler takıma zarar veriyor.Takımın efsane oyuncularından biri olduğundan birçok Fenerbahçe tafaftarı arasında kredisi bol.Ama takım puan cetvelinde istenilen yerde olmayınca doğal olarak kalitesi tartışılıyor.Benim şahsi düşüncem Daum'un Aykut'tan çok daha iyi bir hoca olduğudur.Adam 4 sezon Fenerbahçe'de görev yaptı ve 2 şampiyonluk kazanıp,2 şampiyonluğu da son haftada kaybetti.Tamam belki çok ahım şahım bir futbol oynatmadı ama takımı bir şekilde şampiyonluk yarışında tuttu sürekli.Ama Aykut Kocaman Fenerbahçe'ye gelene dek önemli bir başarısı yoktu.Sürekli istikrarsız sonuçlar aldı önceki takımlarında ve bu durum Fenerbahçe'de de devam etmekte.Pazar günkü maçta favorim Trabzonspor.Ama Fenerbahçe takımı son yıllarda,bu tür maçlardan çoğunlukla alnının akıyla çıkmıştır.Şükrü Saraçoğlu avantajınıda hesaba katarsak onlarda iddialı görünüyor bu maçta.Trabzon tıpkı 15 sene evvelki gibi önde Fenerbahçe'den,hemde daha fazla puan farkıyla.Tabii ligin bitimine daha çok maç var ama şampiyonluğu ciddi derecede etkileyecek bir maç bana göre.Fenerbahçe kazanırsa iyiden iyiye şampiyonluk havasına girecek.Trabzon ciddi anlamda baskı hissedecek üzerinde.Tam tersi olur Trabzon kazanırsa o zaman Fenerbahçe'de zaten tartışılan Aykut Kocaman'a yönelik eleştriler daha da çoğalacak ve muhtemelen takım kaosa sürüklenecek.Beraberlik halinde ise yine avantajlı olan Trabzon olacak ama bu skor Fenerbahçe'ye mağlubiyet kadar olumsuz yönde tesir etmeyecek.Her yönden zorlu bir maç.Şenol Güneş'in kalitesini ortaya koyup,son 1 yıldan beri hedef maçlardaki başarısını bu maçta da sürdüreceğini düşünüyor ve temenni ediyorum...

23 Ocak 2011 Pazar

Galatasaray 1 Sivas 0

TT Arena'daki ilk lig maçımıza çıkarken gündemde futbol haricinde herşey vardı.Geçtiğimiz hafta yaşanan ıslıklama olayının yankıları,hafta içinde Adnan Polat'ın 2.başkan Mehmet Helvacı hakkındaki şok edici açıklamaların etkileri arasında Sivasspor ile oynacağımız lig maçı geri planda kalmıştı.Bu şartlar altında başlayan maça tutuk başladık.Aslında bu beklenilmeyen bir şey değildi.Kendi adıma golsüz beraberlik bekliyordum,kazansak bile bunun kolay olmayacağını düşünüyordum.Arda'nın maç kadrosundan sakatlığından dolayı apar topar çıkartılması sonucu,Hagi yeni transfer Yekta'ya ilk 11 de görev verdi.Orta sahanın değişmez adamı Ayhan,Barış Özbek,Culio,Yekta ve Emre Çolak ile orta sahayı beşlerken ileri uçtada Kazım vardı.Sivasspor ise maça gol yememek için çıkmıştı.Klasik Rıza Çalımbay taktiği.11 kişi gömülü defans yap,sert oyna,rakibe geniş alan verme.Bunu da nispeten iyi yaptılar,bunun üstüne de bizim yetersiz hücum hattını ekleyince zorlanacağımız daha ilk dakikalardan belliydi.Bu duruma rağmen Yekta,Servet ve Emre Çolak'la pozisyonlara girdik.Bunları değerlendirebilseydik ikinci yarı daha farklı oynayabilirdik.2. Yarıya daha istekli başladık,gol gelmeyince defans hattını da riske atmaya başladığımız anlarda Sivas önce Mehmet Yıldız,hemen ardından Kamanan'la mutlak pozisyonu değerlendiremediler.İşte bu pozisyonlar maçın kırılma anıydı.Hagi'nin çık Servet demesinin gazıyla bir anda ileri çıkan Servet'le başlayan pozisyonda,önce Sabri,daha sonra Barış'ın pasıyla kale dibinde bomboş kalan Servet'in golüyle öne geçtik.Hazırlanış ve bitiriliş açısından güzel bir goldü.Golden sonra oyuncularımız skoru korumaktansa farkı arttırmaya çalıştılar.Bu yüzden defansımızda olmadık açıklar vermeye başladık.Defans hattımızın düzeldiğini düşünmeye başladığımız şu günlerde,üstelik 1-0 öndeyken verdiğimiz bu pozisyonlar düşündürücü.Öyle ya da böyle alınan 3 puan takıma moral açısından önemli.Ama bu futbol anlayışıyla seri galibiyetler almamız zor.
Yeni transferlerimizden Yekta 90 dakika,Stancu'da 25 dakika sahada yer aldı.Yekta ilk maçı olmasına rağmen sırıtmadı,ilerleyen haftalarda takımın değişilmezi olacağını düşünüyorum.Stancu ise oynadığı kısa süre içerisinde kendisini göstermeye çalıştı.Hareketli ve etkili bir forvet görüntüsü verdi.Yalnız birkaç pozisyonda müsait pozisyonda ki arkadaşına pas vermeyip kendisi denedi.Bunu kendini göstermek istemesine bağlıyorum.İlerleyen haftalarda kendisi hakkında daha çok fikir sahibi olacağız.İlk intiba fena değildi.Sivasspor'dan ise Polonyalı Grosicki'yi beğendim.Kontratak futboluna yatkın,hızlı ve etkili bir oyuncu izlenimi verdi.Tam Rıza Çalımbay'ın istediği tarzda bir oyuncu.Cana'nın cezalı duruma düşmesi iyi olmadı.Hagi bu durumda Hakan Balta'yı stopere çekip,sol beke İnsua'yı çekecektir.Bursaspor maçı oldukça kısır ve zevksiz geçmeye aday bir maç olacak.Konyaspora bile hücum yapmaya çekinen Bursa bize açık oynamaz,maç beraberliğe kitlenir.Bu seneden ümidimiz yok ama en azından önümüzdeki senenin takımını yaratmada mesafe katetmemiz lazım.

İddaa #1


304: Akhisar BLD-Samsun 2   (2.1) Tuttu
306: Güngören BLD-Denizli 2 (1.85) Yattı
307: Ordu-K.Erciyes 1 (2.05) Tuttu
308: Kasımpaşa-Gaziantep 2 (2.05) Tuttu
324: Konya-Bursa 2 (1.75) Yattı

Sistem:4-5
Tutar: 6 Tl
Kazanç:101 Tl

21 Ocak 2011 Cuma

Beşiktaş 5 Buca 1 /Quaresma Faktörü

Bu akşamki maçla ilgili söylenecek bir çok şeyin içinde Quaresma'nın adı var.Beşiktaş'ın hemen her hücumunda o vardı.Kendini futbola verdiğinde ve sakatlık sorunu yaşamadığında,oynadığı takıma çok şey kazandıracak kalitede bir oyuncu Quaresma.Maça sağ kanatta başladı,ilk yarının sonlarına doğru sola geçti.Her 2 kanatta da Buca'lı oyuncuları silindir gibi ezdi geçti.İkinci yarı işi şova döktü.Beşiktaş böyle bir oyuncuya sahip olduğu için çok şanslı.Tek dezavantajı çok sık sakatlanması,zaten Bjk'nin ilk yarıda liderin o kadar gerisinde kalmasında onun sık sık sakatlanmasının da çok etkisi vardı.

Beşiktaş bu akşam rahat bir galibiyet aldı.Shuster kendi sahasında oynadığı maçlarda tek ön libero ile çıkacak gibi görünüyor.İlk yarıdaki İBB yenilgisinden sonra çok tepki almıştı.İlk yarıdaki benzer eleştirlere rağmen Shuster bildiğinden vazgeçmeyecek herhalde.Orta saha ve defans hattı güçlü olan takımlara karşı Bjk tek ön libero ile oynarsa çok sıkıntı çeker.Ama enfes hücum hattı sayesinde yediğinden fazlasını atarak bunu telafi etmeye çalışacaklar.Yenerler,yenilirler,berabere kalırlar ama Shuster'in Beşiktaş'ının her maçı çok zevkli geçer...

20 Ocak 2011 Perşembe

Yekta Kurtuluş Galatasaray'da

Az önce Lig Tv'nin kendisiyle yaptığı röportajı referans alarak,Galatasaray'lı olduğunu öğrendim.İşin aslı transfer resmi sitede açıklanmadığı müddetçe kesin konuşmam ama bu sefer transfer kesin gibi duruyor.Öncelikle Galatasaray'a gelmesini en çok istediğim yerlilerin başında geliyordu Yekta.Ancak uçuk bonservis fiyatlarından dolayı geleceğine pek ihtimal vermemiştim.malum bizim yönetimimiz yerli transferinde daha çok bonservisi elinde olan oyuncuları alıyordu.Yazılanlara göre 4 milyon Euro artı alt yapıdan bir oyuncu karşılığında transfer edilmiş.Bana kalırsa uygun bir bonservis bedeliyle gelmiş.Mehmet Topuz'un 9,İsmail Köybaşı'nın 6 milyon Euro ettiği transfer borsasında gayet normal bir bedel.

Yekta çoğumuzun bildiği üzere,orta sahanın hemen her yerinde oynayacak bir kapasiteye sahip.Ofansif özelliği olan bir orta saha.Tekniği gayet iyi.Tahminen Hagi kendisini forvet arkası ve sol açık olarak oynatabilir.Bu bölgeye zenginlik katacağı kesin ve geleceği olan bir yıldız adayı.Transferine sevindim.Ayrıca Galatasaray'lı olduğunu söyledi,bu birçoğumuza inandırıcı gelmeyebilir ama o geçen sene bize ASY'de attığı golden sonra sevinmeyerek bunu göstermişti.Mevcut yerli oyuncular içerisinde bana hangilerini istersin deselerdi,listenin ilk sırasında Yekta'nın adı olurdu.Umarım takımımıza en kısa zamanda uyum gösterir ve yeni bir yerli yıldızımız olur.Hoşgeldin YEKTA...

18 Ocak 2011 Salı

MP Antalya 0 Galatasaray 0 / Yeterli Sonuç,Sıkıcı Futbol


Gruptan çıkma adına gereken skoru aldık.Ne var ki oynanan futbola methiyeler dizmek imkansız.Zaten beraberliğin yeterli göründüğü,karşı takımın bizden iyi olduğu ve deplasmanda oynadığımız maçlarda başarılı olma ihtimalimiz yüksek.Çünkü takımın amacı ilk etapta gol yememek.Gol atmak üzerine fikirleri çok çok az.1 Haftada oynadığımız 3 maçta girdiğimiz gol pozisyonu 10'u geçmez.Üstelik oynadığımız takımlardan bir tanesi de 2.lig klasman takımı,varın gerisini siz hesap edin.Başkasını bilmem ama ben böyle defansif bir futbol istemiyorum.Hani dersin önce defansı yerleştir sonra hücum gücünü yükseltirsin.Ama bu takımda hücum gücünün yükselmesi mümkün değil.Bir Arda'nın üzerine olmaz hücum gücü.Forvetin yok!,topu hücum hattına,2 saat eveleyip gevelemeden atacak orta saha oyuncun yok!Yönetim hala 10 numara derdinde,ulan dünyanın en iyi 10 numarasını getir,arkasında oynayacak 2'li yok bu takımda.Hala ottan boktan olaylarla gündemi meşgul ediyorlar.Milletten özür üstüne özür dileyeceğinize,şu takıma faydalı olabilecek adam transfer edin kardeşim.o güzelim statda bu takımla ne halt edebileceğini sanıyorsun.Al haftaya tipik bir Rıza Çalımbay takımıyla oynayacağız.Bu adamın bize attığı badiklerin haddi hesabı yok.Bu boktan hücum hattıyla belkide hiç pozisyona giremeden maçı bitirceğiz.En iyi alacağımız skor da beraberlik olur,mağlubiyette hayli olası.Yazık çok yazık.

Şimdi bakıyorum,Kewell dönse diyorum,Baroş dönse diyorum,Neill gelse de Cana adam gibi yerinde oynasa diyorum.Belki bir nebze daha etkili olabiliriz ama ne Baroş'un ne de Kewell'ın devamlılığı yok,bu adamlara güvenip yola devam edemezsin,bakın geçen sene kaç ay forvetsiz oynadık,nasıl olurda bunlardan ders çıkarılmaz,aklım almıyor.Takımın görüntüsü genel itibariyle beni memnun etmiyor,kimseyi de memnun ettiğini sanmıyorum.Bunca olumsuz tablonun içinde yüzümü güldüren tek isim var o da Culio.Açıkcası bu kadar iyi çıkacağını hiç düşünmezdim.Bir kere savaşcı bir oyuncu ve tekniği de vasatın üstünde.Topu çok iyi saklıyor,pas yüzdesi yüksek.Acaba diyorum Hagi kendisini orta sahanın göbeğinde oynatsa daha iyi olmazmı?.Açıkcası o bölge de başarılı olacağını düşünüyorum.Kewell'ın dönmesi sonucu,belki o bölgeye Ayhan'ın yerine monte edilebilir.3 maçta gördüğüm kadarıyla takıma faydalı olabilecek bir oyuncu,umarım yanıltmaz beni.Arda sakatlandıktan sonra ikili mücadelerde çok ürkek,dripling özelliği zaten çok iyi değildi ama şimdi nerdeyse sıfıra inmiş.Aydın'ın hazırladığı bir pozisyonda,topla ilerlemek yerine vurmayı denedi ve bizi olası bir golden etti.İlerleyen haftalarda toparlanmasını ümit ediyorum.Onun dışında Cana'yı çok beğendim ama kendisinin Neill'ın gelişiyle beraber esas yerine geçeceğini umut ediyorum,o zaman daha da faydalı olacaktır takıma.Culio-Cana etkili bir ikili olabilir.Gerekirse Arda sol tarafa çekilip,forvet Arkasında da oynatılabilir Culio.Tabi bunlara karar verecek olan tek yetkili Hagi.İlerleyen haftalarda ne gibi kararlar vereceğini göreceğiz.Son 1 haftada oynadığımız 3 maçtan da keyif alamadım ve geleceğe dair umut göremedim.Her maçımız böyle sıkıcı ve boktan geçecekse vay bizim halimize...

MP Antalya-Galatasaray Maç Öncesi

Lige havlu attıktan sonra,tek tutunacak dal ZTK kaldı.3 Maçta 7 puan toplayan takımımızın bir üst tura çıkması için,alınacak 1 puan yeterli bu maçta.Mağlup olduğumuz takdirde,son maçta Antalya'nın Denizli'ye fark atmaması için dua edeceğiz.İşin aslı Antalya ilk 2 maç itibariyle aldığı skorlarla kupaya pek önem vermiyor gibi görünüyor.Yinede işi sağlama alıp en azından bir puan almamız lazım bu akşam.Hagi'nin gelişiyle beraber düzelen defans hattımız bu tür maçlarda işe yarar.Ancak kazanmamız gereken maçlarda,hücum hattımızın yetersizliğinden dolayı tökezliyoruz.Bu akşam bir şekilde yeterli skoru alıp,turu geçeceğimizi düşünüyorum.

Bu arada yönetim abuk subuk insanlardan özür dilemekten,transfere gereken ilgiyi hala göstermiyor.Ligin başlamasına 5 gün kalmış ama hala transfer yok.Göt zoruyla atak yaptığımızı görmüyorlar herhalde.Ki bundan sonra gelecek adamdan ne hayır beklersin.Takıma alışana dek lig biter zaten.Bu kadar basiretsiz bir yönetim daha görmedim.Acaba Haldun Üstünel'i küstürüp,ayrılmasına neden oldukları için memnunmudurlar?

17 Ocak 2011 Pazartesi

Sıktı Artık

Uzun bir bekleyişten sonra yeni stadımıza kavuştuk.Ne varki yukarıdaki ne idüğü belirsiz şahıs yüzünden,ortam gerildi ve yepyeni bir gündem oluştu.Onbinlerce Galatasaray taraftarının önünde ipe sapa gelmez açıklamalar yaparak,taraftarları tahrik eden bu şahıs,net bir şekilde yaşananlara sebep olmuştur.Öyle bir günde,öyle bir ortamda,o tarz konuşmaları niye yaptı anlam veremiyorum.O gün hangi takım taraftarı olursa olsun,o tarz bir konuşmaya tepki gösterirdi.Olan oldu ve hedef yine Galatasaray oldu.Sefil diyen oldu,karaktersiz diyen oldu,nankör diyen oldu,hatta orospu çocuğu bile diyen oldu.Galatasaray başkanı yukarıdaki şahısa tepki vereceğine,kendi taraftarına tepki gösterdi ve maç bitmeden stadı terketti.Yaşananlardan sonra Adnan Polat'ın miyadı dolmuştur artık.Her başarısız sonuçtan sonra,ama biz muhteşem bir stada kavuştuk,2012 kriterlerine uygunuz gibi zırvalıklara sığınamayacak.Takımın halide ortada,böylesine muhteşem bir stada layık oyuncu kadrosunu da sahip değiliz.Yakın bir zamanda artık bahanede üretemeyecek.Galatasaray'ın eski başkanına,üstelik şu an hayatta olmayan birisine,resmen aciz diyen birisine tepki göstereceğine,kendi taraftarına tepki gösterdiği için Galatasaray taraftarı onu asla affetmeyecek.Ayrıca bu boktan olaylardan sonra da transfer ikinci plana düştü,oysaki yönetimin ipe sapa gelmez insanlardan özür dilemesinden önce,transfere ihtiyaç var.Ama nerde onlarda o kabiliyet...

15 Ocak 2011 Cumartesi

Görkemli Açılış,Zevksiz Futbol

Galatasaray taraftarının yıllardır sabırsızlıkla beklediği gün geldi.Türkiye'nin tartışmasız en kaliteli stadına sahip olduk sonunda.Galatasaray'ın adına yakışır güzellikte stadımız camiamıza hayırlı olsun.Açıkcası yapılış şeklinden,adına ve koltukların renklerine kadar ısınamamıştım bu stada.Çoğu renktaşımın aksine öyle aman aman bir heyecan yoktu içimde,ama bugün televizyondan görüntüleri görmemle beraber heyecanlanmadım desem yalan olur.Herşeyiyle güzel bir stad olmuş,ne varki şu anki futbol takımımızın güzelliği statla paralel değil.Kendimi bildim bilelim Galatasaray'ın hücum futbolu oynamasına alışmışım.Hücumsal açıdan bu kadar silik olan bir takımı kabullenmem mümkün değil.Hagi'nin kafasında herzaman önce sağlam bir defans anlayışı var.Geldiğinden beri takımın defansif anlamda geliştiği çok açık,özellikle güçlü takımlarla oynadığı maçlarda bu çok açığa çıkıyor.Ne varki kendi sahasında oynadığı ve kazanmak zorunda olduğu maçlarda,hücumsal varyasyonların kısıtlı olmasından dolayı sonuca gitmekte zorlanıyor ve bu tür maçlarda defansta da sıkıntılar doğuyor.İçerde kaybedilen Manisa,Gençlerbirliği ve Beşiktaş maçları buna en büyük örnek.Bir de skor olarak geriye düştüğü maçları çeviremiyor.Ayrıca Baroş'un yokluğunda o bölgeye adam gibi bir forvet takviyesi yapamadık.Oyunun iki tarafınıda oynayacak orta saha oyuncumuzun olmaması da en büyük gerekçe,kötü futbolda.Yönetim bu bölgelere doğru dürüst transferler yapmadığı müddetçe ikinci yarıdan ve önümüzdeki yıldan beklentim olmaz.Bu ümitsizlik hali de yeni stadımızın heyecanını azaltıyor.Umarım görüşlerimde yanılırım,stadımıza yakışır bir futbol sergiler takımımız...

14 Ocak 2011 Cuma

Şark Oyunları/Eastern Plays

Bu filmi ne zaman indirdim,hiç hatırlamıyorum.Her film izlemeye niyetlendiğimde bu filmi hep es geçtim.Sırf adından dolayı basit bir macera filmi hissiyatı uyandırmıştı bende.Ama geçen Pazar günü,bir araştırayım dedim netten ve izlemeye karar verdim.Araştırmalarıma göre macera filmi olmadığı anlaşılıyordu o yüzden de çok ta beklenti olmadan izlemeye başladım.Ve beklentilerimin ötesinde tam da benim sevdiğim tarzda çıktı ve soluksuz bir şekilde izledim.Bulgaristan'ın başkenti Sofia'nın kenar mahallelerinde geçen,genelde tek bir karakter üzerinde yoğunlaşan,bol bol bira ve sigaranın tüketildiği filö.Filmin yönetmeni Kamen Kalev'in ilk uzun  metrajlı filmi ve fena halde Zeki Demirkubuz'dan izler taşıyor.Resimde gördüğünüz şahıs,filmin ana karakteri İtsu'yu canlandıran Christo Christov'un hayatı anlatılıyor.Filmden kısa bir süre hayata veda etmiş.Kamen Kalev'de filmi ona adamış.Bu arada filmde Cska-Levski rekabetinde çarpıcı görüntüler mevcut.Ayrıca bizden Saadet Işıl Aksoy,Hatice Aslan ve Kerim Atabeyoğlu'da var.Hayatın içinden derin izler taşıyan güzel bir film.Tavsiye edilir...

13 Ocak 2011 Perşembe

Fenerbahçe'nin mağlubiyetlerine eskisi gibi sevinememek



Nasıl ki kendimi bildim bileli Galatasaray'lı isem,aynı zamanda kendimi bildim bileli Fenerbahçe'den nefret ediyorum.Hiç bir kulvarda Fenerbahçe'yi desteklemedim,hep yenilsin istedim ve istiyeceğimde.Bu nefret hep vardı bende,hiç bir zamanda söylemekten çekinmedim.Ne varki son zamanlarda Fenerbahçe'nin mağlubiyetlerine sevinemiyorum.Tabii bu durumda bizim tarihimizin en berbat dönemini geçirmemizinde etkisi büyük.Bir şekilde sevinme hakkımı kendimde bulmuyorum,komik geliyor bana.Evet Fenerbahçe bugün hakikaten rezalet bir skor aldı,Türkiye Kupasında 3'te 0 çekti.Ligde bizden daha iyi konumda olsalar dahi liderin çok gerisindeler ve şu anki form durumlarıylada aradaki farkı kapatmaları çok zor .Sözün özü iyi değiller,ama ne yazıkki biz de hiç iyi değiliz.Hal böyle olunca Fenerbahçe'nin mağlubiyetlerinin de bir anlamı olmuyor artık.Biz bir an evvel toparlanıp,adamakıllı futbol oynayıp,seri galibiyetler almadığımız müddetçe de bir anlamı olmayacak.

12 Ocak 2011 Çarşamba

Zorlu Sevdam Hoşçakal





Galatasaray dendiğinde ilk akla gelendi Ali Sami Yen stadı.Tüm dünya burda tanımıştı Galatasaray'a olan sevgimizi.Nice zaferler,hüzünler hepsi mazide kaldı artık.Bunu bir türlü kabullenemiyorum.Evet İstanbul'da yaşayan bir Galatasaray taraftarı kadar gidemedim mabedimize,toplasan 10'u geçmez gittiğim maç sayısı.Ama yinede çok üzdü bu veda,tahmin ettiğimden çok daha fazla.Bundan sonra Galatasaray yarım kaldı,gitti gidiyor denilen ruh dün akşam tamamıyle gitti bence.Çoğu kimsenin aksine ben TT Arena'yı bir türlü kabullenemiyorum.Adından tut,koltukların rengine kadar bize ait değilmiş gibi geliyor.Bu kabullenememe duygusu ne kadar sürer bilmem ama biz dün akşam benliğimizi kaybettik.Bilmiyorum mantık dahilinde konuşmuyorum belki,belki de çok duygusalım ama hissettiklerim bunlar.



Maç hakkında söylenecek çok şey yok.Hagi'nin takımının en büyük sorunu pozisyon üretememesi.Ofansif açıdan zayıfız.Culio,Kazım girene dek doğru dürüst pozisyonumuz yoktu.Bir de rakibimizin 2.lig klasman takımı olduğunu düşününce durumun vahamiyeti ortada.Evimizde oynayacağımız her maçta zorlanacağız maalesef.Culio ve Kazım'ın oyununu beğendim.Özellikle Culio etkili göründü.Bu şekilde devam ederse takımın vazgeçilmezi olur.Takıma bir santrafor ve çift yönlü orta saha şart.Bu bölgeye yapılacak transferlerin hayati önemi var.Onun dışında mevcut kadro bize kalp krizi geçirtmeye devam eder.Bu arada Ali Sami Yen'de son golü Kazım attı,hayat ne tuhaf...


10 Ocak 2011 Pazartesi

Mabedimize veda





30 Yaşına merdiven dayamış bir Galatasaray'lı olarak Ali Sami Yen'e ilk gidişim 19 yaşına rastlar.Adını bile hatırlamadığım zayıf bir Avrupa takımıyla oynadığımız bir maçtı.Onca sene beyaz ekrandan gördüğüm mabedimize ilk ayak bastığımda hissettiğim duygular bambaşkaydı. Daha sonra üniversite yıllarında maddi imkanların elverdiği kadarıyla Ali Sami Yen'e gittim.2 derbi izledim ve ikisinde de galip geldik.Fenerbahçe'yi Ümit Karan'ın golleriyle 2-0 yendiğimiz maç ve Beşiktaş'ı Florquin'in golüyle 1-0 yendiğimiz maçlara gittim.Bir kaçta lig maçı.Yani Sami Yen'e dair anlatacak çok fazla şeyim yok.Tabii ki bu stada vedamız,o stada defalarca giden taraftarlarımız kadar etkilemeyecek beni ama yine de içimden birşeyler kopuyor.Nice zaferlerin,hüzünlerin yaşandığı mabedimize veda ediyoruz.Son maçımızın Beypazarı Şekersporla olmasının da bende anlamı büyük.8 Yaşıma kadar Beypazarı'nda yaşamıştım.Galatasaray aşkımın başladığı zamanlardı.Babam'la Galatasaray'ımızın Ankara'ya geleceği günü beklerdik hep.Fikstür ilk açıklandığında hep Ankaragücü ile oynayacağımız maçın tarihine bakardık.Sonra anadolunun bir çok şehrini dolaştık ve sonunda Manisa'da kaldık.Ama çocukluğumun geçtiği Beypazarı'nın bendeki yeri ayrıdır.Keşke imkanım olsa da Ali Sami Yen'e gelebilseydim,son kez görebilseydim.Umarım stadımızın şanına yakışır bir veda olur ve en çok bu tezahüratımız söylenir;

8 Ocak 2011 Cumartesi

Sabri'nin nefis golü


Elde olmayan sebeplerden dolayı bu akşamki hazırlık maçımızı izleyemedim.O yüzden oynanan futbolla ilgili yorumlarda bulunmam olanaksız ama Sabri'nin nefis golüne de kayıtsız kalmak ayıp olurdu.40 Yılda bir olsa da ondan böyle goller izlemek güzel :)

Ali Sami Yen'e Veda Şarkısı


7 Ocak 2011 Cuma

Galatasaray aşkını en güzel anlatan yazı

Ulan Galatasaray 



biz öööle kendi hayatımızı efendi gibi yaşamaya çalışırken 
ne biliyim... 
sağa sola salça olmadan... 

belki en büyük keyfimiz... 
günesin allahına kadar vurdugu altın sarısı biramızı yudumlarken... 
birbirimize ask acılarımızı, ''pardon! gözüme toz kaçtı!'' hissiyatı içinde fısıldarken... 

bacağımıza sürünüp duran bir kediyi okşarken, 
''ooluum bu kedi hayvanı var ya, tekamül zincirinin en son halkasi lan... 
"buda'dan bile daha bilge lan bu hayvan!'' seklinde naif muhabbetlerimizi yaparken... 

kanımızı dökerek kurduğumuz ayyaş cumhuriyetin en aşşağılık başkentleri aksaray meyhanelerinde 
ileri karakolları olan parklarda... 
gökte sadece sahici bi dolunay... 
elimizde güsel marmara... 
şehirin götünde pireler uçusurken 
ve biz terkedilen bir sevgili nasil üşürse... 
işte ööle üşürken... 
ve daha onyedi...onyedi...on yedi...iken aşk konuşulur di mi... 
hayir biz senin addını fısıldıyorduk galatasaray 
bunu hiç bilmeyeceksin! 

gecenin çükünde her türkgh babası gibi ayyaş bi babanın sızmasını bekledikten sonra 
yine boynumuzda sarı-kırmızı kaşkollar 
yine aynı dolunayın altında buluşup 
bağrında gecelemek için sana koşarken 
içtigimiz o güsel marmaranın bile adın kadar içimizi ısıtamadığını hiç bilmeyeceksin galatasaray! 

1980'ler...sokağa çıkma yasakları... daha on yedi...on yedi...on yedi...bile diilken 
geceleri boynumuzda sarı kırmızı kaşkollar... 
elimizde sarı kırmızı pankartlar...bir militan gibi toplum polislerinden kaçarken... 
ve bütün yaşıtlarımız... 
geceleri... gayrimeşru bu şehrin gayrimeşru duvarlarına kahrolsun faşizm yazarken 
biz geceleri aynı duvarlara...en büyük cimbom yazdık 
ve bütün yaşıtlarımız gündüzleri mütemadiyen fenerli iken 
biz aleme inat seni sevdik 
komik olan şuydu 
tarihinin en zavallı dönemiymis meğer 
hiç şampiyon olamazdın o zamanlar 
biz de zaten farkında diildik... hep güsel marmaraydık çünki 
daha on yedi on yedi on yedi bile diildik... 
neden gaassaray? diyenlere... 
because, güsel marmarayla güsel gidiyor! derdik... 
ki bunu hiç bilmezsin... 

daha onyedi onyedi onyedi bile diildim diyom... alooooooo? 

ulan gaassaray! söyleyecek o kadar çok şeyim var ki sana! 
ulan! anlatacak o kadar çok hikayem var ki gaassaray! 
anam avradım olsun hiç bilemeyeceksin! 
bu kediler var ya...çok enteresan hayvanlar abi...

ferguel

Yeni formalarımız

Açıkcası forma olayına çok kafa yormam.Benim için önemli olan takımın sahadaki halidir.Ama bu formayı çok beğendiğimi söylemeliyim.Yıllardır çubuklu formamız yoktu.Keşke sezon başında forma almamış olsaydım  dedim,bu formaları gördükten sonra.Dilerim ikinci yarı futbolumuz da yeni formalarımız gibi güzel olur...